-Levi-
Hange ile o konuşmayı yapalı neredeyse yarım saat olacaktı. İçimde kötü bir his beni yiyordu sanki.. bunaldığımı hissedip pencereyi açtım ve bakınmaya başladım.
İçimde gerçekten çok kötü bir his vardı..
Acaba çaktırmadan Hange'nin yanına mı gitsem diye düşündüm ve bir kaç dakika sonra yanına gitmek için odadan çıktım.
Revir odasına girdiğimde Hange yerine yatağın üzerinde bir not buldum daha sonra yere baktım Erwin yerde baygın bir şekilde yatıyordu.
"Noldu lan burada?"
Notu alıp okumaya başladım.
Askerimizi getirene kadar askeriniz bizim misafirimiz olacak. 2 gün içinde Askerimiz bize teslim edilmezse sizde bir asker kaybedersiniz.
Eğer anlaşmaya uyarsanız büyük ağaçlar ormanında olacağız.. bekliyoruz..
-Marley
"Asiktir!Asiktir!"
Erwin'i dürtmeye başladım.
"Erwin! Duyuyor musun beni!? Erwin!"
Masada duran sürahiyi Erwin'in yüzüne boşalttım. Hemen uyandı.
"Erwin noldu burada!?"
"Hange! Hange'yi götürdüler!"
Ona notu uzattım şaşkınlığına bir şaşkınlık daha eklendi.
"Olamaz!"
"Zeke'i hemen teslim edeceğiz askerleri hazırlayalım!"
◇◇◇
Çok geçmeden herkes bu olaydan haberdar olmuştu. Eren ve ben zindana inmiştik. Zeke'i teslim etmekten başka şansımız yoktu.
Zeke her zamanki gibi uyuyordu. Kapının açılması ile uyandı.
"Noluyor?"
"Gidiyorsun."
"Nereye?"
"Hayvanat bahçesine."
Zeke'in bidaha deve dönüşemeyeceğini bildiğimiz için içimiz rahattı. Ellerini sıkıca bağladık ve at arabasına bindirdik, yola koyulduk.
"Hange-san şuan iyi midir?"
Armin ve Eren kendi aralarında konuşuyordu.
