Hange'nin yemeğini vermek için odasına girdim.
"Müsait misin?"
"Evet."
Ayağa kalkıp elimdeki tepsiyi aldı.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Odasına göz gezdirdiğimde ne kadar pis olduğunu gördüm.
"En son odanı ne zaman temizledin?"
Gülerek cevap verdi.
"Hiç hatırlamıyorum."
"Elin kötü gözüküyor istersen revire git."
"Yarın vakit bulursam gideceğim."
"Hange.. Bana kırılmadın değil mi?"
"Hayır neden?"
"Konuştuğumuz konudan dolayı?"
Ne dediğimi anlamıştı ama üstü kapalı bahsetmemi istemiyordu.
"Hangi konu?"
"Reddettiğim için."
"Kırılmadım ama üzüldüm."
Tepsiyi masasına koyarken bir yandan da konuşuyordu.
"Üzülmemin nedeni duygularımın karşılığını alamamam."
"Anladım. İyi geceler."
Odadan çıkıp kapıyı kapattım. İçimden reddetmek gelmemişti ama ikimiz için en iyisi buydu.
Benim için hayatının mahvolmasını asla istemiyorum.
◇◇◇
-Hange-
Yarın olduğunda esir alınan askerler ile konuşmak için sorgu odalarına gittik.
Ben gittiğimde Levi ve Erwin oradaydılar.
Dişi dev ve zırhlı deve dönüşen kişiler vardı. Birde esmer bir adam.
"Buraya gelirkenki amacınız neydi ki?"
"Sadece Zeke'i alıp gitmek."
"Hâlâ almak istiyor musunuz?"
"Bu mümkün mü?"
"Bir anlaşmadan bahsediyordun yakalandığında. Ona ne oldu?"
"Devler sadece Paradis adasında bulunmamaya başladı. Bizim şehrimize de geldiler hatta baya büyük katliamlar oldu. Bunun için anlaşma yapmak istemiştik."
