"Bu ölmemiş miydi?"
Yelena, Levi'ın tepkisini gülerek karşılamıştı.
"Öldürdüğünüz kişi ben değildim. Benim düblörüm diyebiliriz."
Bu sefer soru soran Eren olmuştu.
"Senin ajan olduğunu kim biliyordu?"
"Sadece ben ve birkaç asker biliyordu."
Erwin'in cevabı ile Levi sinirlenmiş olacak ki kaşlarını çattı.
"Tch! Biz burada niye varız diye düşünen yok."
"Gizli kalması gereken bir konuydu bu Levi."
"Ne zamandan beri bizim ajanımızsın?"
"Marley ile tanıştığınızdan beri."
"Dev gücü olan kız yanındakinin sen olmadığını farketmedi mi?"
Yelena tekrardan gülerek cevaplamıştı bu soruyu.
"Devlerin gözleri o kadar net göremez. Zaten dev gücünü kullanacağını anladığım an yerime başka birisinin gelmesi üzerine istekte bulundum."
"Bu kadar soru yeter. Yelena'nın edindiği bilgileri yarınki seferden sonra konuşacağız."
Askerler teker teker gitmeye başlarken Levi ve Hange orada kalmayı tercih etmişti.
"Noldu niye gitmiyorsunuz?"
"Bizim neden bu konuya dahil edilmediğimizi öğrenmek istiyorum Erwin."
"Banada verilen emir buydu Hange. Yapmak zorundaydım."
Yelena Hange'yi işaret ederek konuşmaya başladı.
"Sizi daha önce görmüştüm. Siz devler üzerinde deney yapan kişisiniz."
Daha sonra Levi'a döndü.
"Siz Ackerman olmalısınız. İnsanlığın en güçlü askeri diyorlar sanırım."
Sonra ise Yelena elini uzattı.
"Sizler gibi başarılı ve tecrübeli askerlerle tanıştığıma minnettarım."
Hange, Yelena'nın elini sıkarken Levi ise onaylar bir şekilde başını sallamıştı.
"Yarınki sefere gelip gözlem yapmak isterdim ama tehlikeli olabilir. Başka seferde görüşürüz."
"Görüşürüz."
Yelena odadan çıktıktan sonra Hange ve Levi'da odadan çıkmıştı.
"Umarım tuzak değildir."
"Tuzak olacağını düşünmüyorum. O sırık muhtemelen bizden biri."