Bu akşam Levi ve Hange yemeğe çıkacaktı. Açıkçası Hange hala çok şaşkınken Levi ise çok heyecanlıydı. Restorana 15 dakika önceden gitmişti Levi ve Hange'yi bekliyordu.
Levi takım elbise giymişti ama kravat takmamıştı. Kravat takmayı hiçbir zaman sevmezdi.
Saat tam 8 olduğunda kapıya baktı ve Hange'yi gördü. Hange'de aynı Levi gibi giyinmişti.
Levi, Hange'nin gelmesi ile daha çok heyecanlanmıştı ve ayağa kalkıp Hange'nin sandalyesini çekti.
"Teşekkür ederim."
Hange oturduktan sonra oda karşısına oturdu.
Önce yemeği sipariş etmişlerdi ve öyle konuşmaya başlamışlardı.
"Sanki ilk defa tanışıyor gibiyiz."
Levi'ın dediği üzerine Hange güldü.
Sohbet ederek yemeğin gelmesini bekliyorlardı.
◇◇◇
Aradan bir saat geçtiğinde hiç susmaksızın konuşuyorlardı. Tabi Hange'nin sorusuna kadar.
"Levi. O adamın adı Kenny miydi?"
"Hangi adamın? Ormandaki mi?"
"Evet."
"Nerden biliyorsun?"
"Devin bir eli olmadığı için adını Kenny koymuştun. O adamında bir eli yoktu. Bu yüzden adını Kenny koydun sanırım. Kenny senin neyin oluyor?"
"İlk gördüğümde babam sanmıştım. Ama sonra annemin kardeşi olduğunu öğrendim."
"Babanı hiç görmedin mi?"
"Hayır. Adını bile bilmiyorum. Ama görseydim onu öldürürdüm. Eğer ölüysede mezarına tükürürdüm."
Levi şaraptan bir yudum alıp konuşmaya devam etti.
"Senin ailen nerede? Sadece abinden bahsetmiştin."
"Ailem ben 10 yaşındayken öldü."
"İstersen anlatabilirsin."
Hange derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.
"Annem ve babam beni satmaya kalkınca abimde onları öldürdü. Daha sonra ise abimi suçundan dolayı idam ettiler. Bu kadar."