Bir grup asker şehire yayılmış ara sokaklarda Kenny'i arıyorlardı.
"Hâlâ iyileşmedin! Çabuk eve dön!"
Levi, Mikasa'ya eve gitmesi için ısrar ederken Mikasa onu dinlemiyordu.
"İyiyim merak etme!"
"Daha yürürken karnını tutuyorsun Mikasa."
"Bir kaç gün elim karnımda gezdim. Alışkanlık oldu."
Levi göz devirerek önüne döndü. Kenny'i bırak izini bile bulamamışlardı.
"Hange ve takımı nerede?"
"Onlar güney tarafa doğru gitti. Buluşma noktasında buluşacağız."
"Onu bende biliyorum. Güney tarafında Kenny'i bulmaları küçük bir ihtimal. Şimdiye kadar yanımıza gelmeleri lazımdı."
"Acaba.."
Mikasa düşünerek önüne döndü.
"Güney tarafında Kenny'nin adamları onları mı-"
"Levi! Mikasa!"
Mikasa ve Levi arkalarını döndüklerinde Erwin'i görmeleri ile şaşırdı.
"Karargaha geri dönüyoruz!"
"Neden!?"
Levi ve Mikasa Erwin'e yaklaştığında konuşmaya devam etti.
"Ben öyle emrettim. Hange ve takımı karargahta. Bizde gidiyoruz hadi!"
"Aramaya devam-"
"Karargaha dedim!"
Levi'ın sözünün kesilmesi ile sinirlenmiş olacak ki Erwin'e omuz atıp karargaha gitmeye başlamıştı.
◇◇◇
"Ne demek benim bu konuyla ilgilenmemi istemiyorsun Erwin!?"
Levi oturduğu masadan sinirle kalkıp karşısındaki Erwin'e baktı.
"Kenny'nin amacı seni öldürmek! Sen ölmek mi istiyorsun Levi!?"
"Sanane bundan!? Sen neden bunları düşünüyorsun!?"
"Hange için.. kız senin peşinden o kadar koşuyor ama sen ölümün peşinden gidiyorsun! O kızı yalnız bırakmak mı istiyorsun Levi!?"
"Benim Hange ile olan ilişkim neden seni ilgilendiriyor Erwin!?"
Levi'ın masaya vurduğu yumrukla Erwin de ayağa kalkmıştı.