Levi dev ona doğru gelmesine rağmen kıpırdamıyordu.
Dev ona yaklaşıp bakmaya başlamıştı.
"Beni öldürmeyecek misin?"
Levi, devin Hange olduğunu düşünmüştü. Gözlerine daha dikkatli baktığında emin olmaya başladı. Hange ona aynen o şekilde bakardı.
"Yüzbaşı ayrılın oradan!"
Levi eli ile durmalarını işaret etti.
"Durun! Gelmeyin!"
Dev öylece ayakta dikilmiş Levi'a bakıyordu.
"Neden birşey yapmıyor?"
Levi askerlere döndü.
"Yerinizde durun! Yaklaşmayın!"
Kendi kendine düşünmeye başladı Levi. Bu normal değildi.
"Hange olsa bile akılsız bir dev. Gerçi aklıyla değil duygusuyla hareket ediyor gibi. Devlerin duyguları mı var?"
Hange Levi'a daha önce sormuştu bu konuyu. Levi ise kabul etmemişti.
"Demekki varmış.."
"Yüzbaşı ne yapacağız!"
"Devin içinde Hange var onu çıkartacağız!"
Eren ve Mikasa devin ensesine geçip kesmişlerdi.
Birkaç kesikten sonra Hange'nin bedeni dışarı çıkmıştı. Yüzünde devin kas izleri vardı.
"Hange-san!"
Levi, Hange'yi görmesi ile ona sarılmıştı.
Gözleri şaşkınlık, üzüntü ve mutlulukla bakıyordu. Gözleri dolduğunda yaşlar yanağından akarken gülmeye başlamıştı.
"Yüzbaşı iyi misiniz!?"
Bu gülme kahkahaya dönüşmüştü. Ağlayarak kahkaha atıyordu delirmiş gibiydi. Ama mutluydu.
Eren, Levi'ı sakinleştirmek için yanına yaklaştı ve elini omzuna koydu. Daha sonra Mikasa da geldi.
"Hange-san'ın dinlenmesi lazım. Onu çatının üstüne taşıyalım."
Levi olumlu anlamda kafa salladı ve Hange'yi kucakladı. Daha sonra askerlerin yayına gittiler.
◇◇◇
"Sasha ölecek diyorum!"
"Connie maalesef elimizde şırınga yok!"
Connie, Erwin'den sonra Levi'a bağırmaya başlamıştı.