Sabah olduğunda Mikasa ve Levi için yemek getirmişlerdi. Bu yüzden ellerindeki ipi çözdüler.
İçeri Zeke ve yanında iki adam girdi.
"Günaydın. Gece rahat uyudunuz mu?"
"Ah hiç konuşmayacak mıyız? O kadar size yemek hazırlattım."
Diğer adam yemeği önlerine koymuştu. Tabi Mikasa ve Levi o yemeği yemeyecekti.
"Galiba açsınız konuşmuyorsunuz. Neyse siz karnınızı doyurun sonra konuşuruz."
Zeke ve adamları dışarıya çıktığında Levi ve Mikasa kavga etmeye başlamıştı.
"Senin yüzünden geldik buraya! O maymunu öldürseydik şuan evdeydik!"
"Bana sesini yükseltemezsin sen! Ben senin kaptanınım bunu ne çabuk unutuyorsun!?"
Ayağa kalkmışlardı. Mikasa, Levi'ın yakasına yapışıp ona bağırmaya başladı.
"Duygusuz bir canavardan ne beklenir ki!? Sadece kendini düşünüyorsun bücür!?"
İçerideki bağırışları duyan adamlar içeri girmişlerdi.
"Ayrılın!"
Mikasa'yı Levi'ın yanından çekmişlerdi. İçeride tam 4 tane düşman vardı.
Adamların kapıyı kitlemesini beklediler.
Getirdikleri yemeğin yanına çatal koymaları Levi ve Mikasa'nın işine gelmişti.
"Hadi Mikasa!"
Levi'ın komutu ile Mikasa kolunu tutan adama tekme atarak düşürmüştü. Elindeki çatalı ise diğer kolunu tutan adamın alnına saplamıştı.
Levi diğer ikisini hallederken biri silah çekmişti.
"Kıpırdamayın!"
Silahlı adam Mikasa'ya daha yakın olduğu için onu rehin almıştı. Geriye kalan 3 kişi ise ya ölmüştü ya da bayılmıştı.
Adam silahı Mikasa'nın boynuna tutmuştu.
"Ya teslim olursun ya da bu kızın pekmezini akıtırım!"
Diğer adamlar içeri giremiyordu çünkü kapı kilitliydi. Sesleri geliyordu.
"Peki. Birşey yapmayacağım."
Levi teslim olmuş bir şekilde ellerini hafif kaldırdı.
"Kapıyı aç şimdi!"
Levi kapıya doğru yavaş bir şekilde giderken Mikasa'nın hamlesini bekliyordu. Adam iyice Levi'a odaklandığında Mikasa adamın ayağına sert bir tekme geçirdi. Daha sonra ise silahlı elini tutup ters döndürdü.