"Ateşin düşmüş."
Levi mutlulukla elini Hange'nin alnından çekti. Ve komedinin üstünde duran sebze yemeğini Hange'ye uzattı.
"Şimdi bu bitecek."
"Ateşin düştüğünü anlamak için alından öpülür diye biliyorum ben..."
Hange'nin dediği şey üzerine Levi Hange'nin yüzüne eğildi ve alnına öpücük kondurdu.
"Hadi istediğini aldın şimdi yemeğini ye."
"Sen yemeyecek misin? Kaç gündür bana bakmaktan ağzına bir lokma sürmedin."
"Sen beni düşünme ben acıkınca yiyorum."
"Peki.."
Hange yemeğini yerken Levi ayağa kalkmıştı.
"Sen yemeğini bitirene kadar dönerim."
Hange onaylar şekilde kafasını salladığında Levi odadan çıktı ve Mikasa ile buluşmak için terasa gitti.
Terasa geldiğinde Mikasa manzarayı izliyordu. Levi geldiğini elini Mikasa'nın omzuna atarak belli etmişti.
"Hoşgeldin."
"Nasılsın nasıl gidiyor olaylar?"
"Normal işte. Bu arada yakalama kararı çıktı. Senin gönderdiğin yazıyı okumuşlar."
"O kalemle yazı yazmak yerine bir yerlerine soksaydım daha çabuk kabul ederlerdi. Neyse ne zaman gidiyoruz yer altı şehrine?"
"Bir plan yapılmadı."
"E yapalım o zaman. Erwin'e plan için haber vermediniz mi?"
Mikasa dudağını ısırıp başını öne eğmişti.
"Şey..."
"Pardon. Unutmuşum. Artık Erwin yok..."
"Bu durumda Hange-san'ın plan yapması lazım. Hâlâ iyileşmedi mi?"
"Henüz değil. Ama ona haber vermem gerekiyor. Daha sonra görüşürüz."
"Görüşürüz abi!"
◇◇◇
Levi'ın odaya girmesi ile şaşırması bir olmuştu. Hange üniformasını giymiş aynada yakalarını düzeltiyordu.
"Hange?"
"Artık işimin başına dönmem gerekiyor değil mi?"