Hange sabaha karşı 5'te uyanmıştı. Bugün gözüne uyku girmiyordu.
Levi ise aksine uyuyordu. Hange, Levi'ı izlemeye başlamıştı. Uykusu gelir diye düşündü ama gelmiyordu. İçinde bir sıkıntı vardı. Yakında olacak sefer yüzünden diye düşünüyordu.
"Levi."
Hange dayanamayıp Levi'ı uyandırmaya karar vermişti. Birkaç seslenişten sonra Levi uyanmıştı.
"Ne var Hange?"
Levi aniden uyanmanın etkisi ile yüzünü buruşturmuştu. Hange'nin hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.
"Aynı küçük bir çocuk gibi görünüyorsun şuan."
"Noldu niye uyandırdın?"
"Uyuyamıyorum."
"Koy kafanı kapat gözünü uyursun."
"Yanımda sen varken gözümü kapatmam pek mümkün değil."
"Arkanı dön o zaman!"
"Of Levi!"
Hange Levi'ın karnına dokunmuştu. Levi artık alışmıştı zaten Hange'ye kızamıyordu.
"Levi dün söylediklerinde ciddi miydin?"
"Ne söyledim ki?"
"Evlilik konusu."
"Ha evet. Ciddiydim."
Levi yatakta doğruldu ve kinaye yapar bir şekilde konuştu.
"Çünkü seninle gönül eğlendirmek istiyorum (!)"
"Ya sinirle ağzımdan çıktı işte!"
Hange, Levi'ın doğrulmasına izin vermeyip üstüne çıkmıştı.
"Hange uyumama izin verir misin?"
"Hayır!"
Levi konuşacakken Hange'nin onu öpmesi ile lafı başlamadan bitmişti.
Levi şuan uyumak istiyordu ama Hange'ye istemsizce karşılık vermeye başlamıştı. Elide Hange'nin beline gitmişti.
Ayrıldıklarında Hanga kafasını Levi'ın göğüsüne koydu. Tüm vücudu Levi'ın üstünde olacak şekilde uzanmıştı.
"Hange kalk üstümden."
"Geçen seferde de böyle yapmıştın. Noluyor ki böyle olunca?"
"Ya kalk üstümden!"
"Söylemezsen kalkmam!"
"Hange seni yataktan aşağıya atmak istemiyorum kalk üstümden!"
