"Yani onu ciddi ciddi öldürdün, öyle mi?" Diye sordu Trish, kaşlarını kaldırarak.
"Bir ân cayacağını düşünmüştüm.""Neden? Caymak için bir sebebim mi vardı?" Diye sordu Levi, sıkılmıştı ve burada oturmak onu rahatsız ediyordu.
"Bilemiyorum, ondan hoşlanmaya başladığını bile düşündüm."
"Her neyse," dedi Levi, elini sallayarak." Paramı almayacağım."
Trish, şaşırmıştı.
"Ne demek almayacağım?""İstemiyorum, 10 bine hallettiğimi farz et. Benden olsun."
"Ne iş çeviriyorsun?" Diye sordu Trish, gözlerini kısıp ona bakarak.
"Bir halt döndürüyormuşsun gibi hissediyorum.""Sen ve senin her zaman ki yanlış hissiyatın."
Oturduğu masadan kalktı.
"İşi hallettiğime göre bundan sonra bir alakamız kalmazsa sevinirim.""Cesedi bulunmadan mirası alamıyorum, bana ceset lazım!" Dedi Trish, hızlıca ayağa kalkarak.
"O zaman haberler falan izle." Demişti Levi, omuz silkerek." Kendimi açık etmemek için onu öldürüp suya attım. Bir yerlerden çıkar illâ ki. Bu zamana kadar sıkmadın mı dişini?"
"Bana hiç iyi şeyler hissettirmiyorsun, Rivaille."
"Bu senin problemin, benim değil." Dedi Levi." O zaman...görüşmemek üzere."
"En azından bir süreliğine beni idare eder..."* * *
Eve girdiğinde, ortalıklarda Rachelle'i görememişti.
Kaşlarını çatarak odaları hızlı hızlı dolaştı.
Ancak yine de yoktu.Hızlıca evden çıktıktan sonra evin etrafına baktı.
Kimseye dair bir iz yoktu.
"Siktir!"
Eliyle saçlarını dağıttı.
"Ciddi olamazsın.""Evet, sen çok tatlısın! Kesinlikle öylesin."
Çatık kaşları, yay misali havalanırken arkasını dönüp sesin geldiği yöne baktı.
Evin arkasıydı.Neredeyse koşar adımlarla ilerleyip, evin arkasına geldiğinde Rachelle'i kuru yapraklar üzerinde oturup köpek severken görmüştü.
"Sakin ol koca adam!"Levi, rahatlıkla derin bir nefes verdikten sonra ona yaklaşınca, yaprakların çıkardığı hışırtıdan Rachelle birinin geldiğini anlayarak arkasına baktı.
"Ah, gelmişsin."
Yüzünden gülmemek için kendini zor tuttuğunu belli eden bir ifade vardı.
"Tedirgin gözüküyorsun.""Bu hiç komik değil." Dedi Levi, kendisini Rachelle'in yanına atıp homurdanarak.
"Gittiğini sandım.""Çok mu korktun?" Diye sordu Rachelle gülerek.
"Gerçi hayır desen de buna inanacak değilim, betin benzin atmış.""Sen geç dalganı."
Somurtarak başını çevirdi."Ee, nasıl gitti?" Diye sordu Rachelle, tekrar köpeği sevmeye devam ederek.
"Zeki gibi gözükse de aptalın tekidir.""Evet, farkındayım."
Ona doğru dönmüştü.
"Mirasının peşinde.""Henüz babalık ölmedi bile." Demişti Rachelle, duygusuz bir tavırla.
"En azından zamanı geldiğinde harekete geçseydi. Kolay kolay ölecek birisi de değil zaten."Levi, kaşlarını hafifçe çatarak ona baktı.
"Babasının göz bebeği olan birisi için fazla umursamaz değil misin?""Ne?" Şaşkınlıkla Levi'ya bakmıştı.
Daha sonra gülmeye ve kahkaha atmaya başladı."Neden gülüyorsun ? Komik bir şey demedim."
"Ay...ay bir dakika!" Dedi Rachelle, elini karnına koyup gülmeye devam ederken.
"Haah..." dudağını diliyle ıslatıp, doğruldu." Sana böyle mi dedi?""Yani... işi alırken bunu demişti."
"Bu kadın gerçekten aptal." Dedi iç çekerek Rachelle." Babamın göz bebeği falan değilim hatta en sevmediği çocuğuyum. O, Zoey'e neredeyse tapıyor. Ben ise basit bir terzi kızıyım."
"O zaman neden tüm mirası sen de?" Diye sordu Levi, merak etmişti.
"Yani mantıken Zoey'e de kalması gerekmiyor mu?""Kardeşimin vasisi olarak atandım." Dedi Rachelle, iç çekerek." Babam, ona güvenmediği için Zoey'in tüm sorumluluğunu bana yükledi. Yani olası bir problem de Zoey benim sorumluluğumda olacak. Üstelik bu terzi kızının sandığından daha çok işe yaraması onu çok şaşırttı. Şirketinin birkaç işini de ben hallediyorum. Kısacası o ailenin şahdamarı şuan benim."
"Baban sana pek ilgi göstermiyor mu?" Diye sordu Levi, dizlerini kendine çekerek kollarını etrafına dolayıp yerdeki yapraklardan biriyle oynamaya başlamıştı.
"Yani.." dedi Rachelle, yanına uzanan köpeğe rahatsızlık vermeden ellerini geriye koyup ağırlığını vermişti.
"Sürekli özel ders ayarlayarak onun seviyesine getirmeye çalışıyordu. Sanırım kendince ilgi gösteriyor diyebiliriz.""Bu ilgi değil, seninle vakit geçirseydi bu ilgi olurdu."
"Biz birlikte vakitte geçiriyoruz." Demişti tebessüm etmeye çalışarak." Hesap yapıyoruz..."
"Rachelle, bu ilgi değil, bunu zaten biliyorsun değil mi?"
Rachelle, onun yüzüne bir süre baktıktan sonra gülüp tamamen yere uzanıp gülmüştü.
"Aman ya, ilgiye ihtiyacım yok zaten. Ben böyle gayet iyiyim."Levi, ona bir süre baktıktan sonra iç çekmişti.
"Neyse," dedi Rachelle, ağaçların dallarına bakarak.
"Sen anlatsana, biraz da seni konuşalım.""Neyi merak ediyorsun?"
"Sence iyi bir baba mıydın?"
"Bilmem," Rachelle'in yanına uzanıp o da ağaçların dallarına ve düşen yapraklara baktı.
"Babalığı fazla deneyim edinemeden ikisini de kaybettim.""Hayat gerçekten çok acımasız." Dedi Rachelle iç çekerek.
"Evet..öyle."
Derin bir nefes aldı ve verdi.
"Yine de geriye kalan şeylerin değerini bilmemiz gerektiğini anlıyoruz.""Sanırım..." diye mırıldandı Rachelle, ılık bir rüzgar eserken gözlerini kapatıp rüzgarı hissetti.
"İleride iyi bir adamla evlensem iyi olur.""Hâla Dean'le evlenmeyi mi düşünüyorsun?" Diye sordu Levi, oturur pozisyona gelerek gözlerini kapatan Rachelle'in yüzünü inceledi.
"Kim bilir..." dedi Rachelle, gözlerini açarak." Sadece iyi bir adam olsa yeter."
"Peki sevgi?" Diye sordu Levi." Sevgisiz evlenebilir misin ki?"
"Sen evlenmiştin, değil mi?" Diye sordu Rachelle, başını ona çevirip bakarak.
"Benim durumum farklıydı. Ben çocuğuma sahip çıkmak için evlendim."
"Bence iyi bir babaydın." Dedi Rachelle tebessüm ederek." Kimse kolay kolay birisiyle evlenmez."
Ellerinden güç alarak doğruldu.
"Sevgiye ihtiyacım yok, güvenebileceğim birisi olsa yeter."
Levi'ya bakıp gülmüştü.
"Bir de beni öldürmeyecek olduğuna emin olduğum birisi olursa çok iyi olur.""Ah..." dedi Levi, eliyle gözlerini kapattı." Hemen elendim."
"Üzülme," dedi Rachelle, Levi'ın omzuna elini koyup güç alarak ayağa kalktı.
"Seçenekte değildin zaten."Ne sandiniz oglum bi sex yaptilar diye unutacak miydi her seyi OEOOEOODAOSLEOXLEO