"Geceniz hareketli geçti anlaşılan." Dedi Sharmen, yüzünde herhangi bir mimik yoktu.
"Duvara bile vurdum, ancak duymadınız.""Kendini zorla bize kakalayan sensin, bizi ilgilendirmiyor." Dedi Rachelle, kahvaltısını yaparken.
"Sana konuşmuyordum."
"Tek başına sevişmedi ya?" Dedi Rachelle, kaşlarını kaldırarak.
"Bence artık sen bunu kabullensen iyi edersin.""Kahvaltını yaptıysan kalk." Dedi Levi, masadan kalkarak." Seni bırakayım, sonra da daha benimle iletişime geçme."
Sharmen, hızlıca ayağa kalkıp onun elini tuttu.
"Ne zamana kadar?!"Levi, elini çekip silkeledi.
"Mümkünse ölene kadar.""Neden en yakın otobüs durağına bırakmıyorsun?" Diye sordu Rachelle, gözlerini devirerek.
"Kendin götürmek zorunda mısın?""Evet," dedi Levi, Rachelle'e bakarak." Çünkü durak isimlerini görmesini istemiyorum, ayrıca yolu ezberlememesi için dolambaçlı bir çok yerden geldim."
"Evine tek başıma gelemem zaten, çok uzakta." Dedi Sharmen, homurdanarak." Yine de benden bu kadar nefret ettiğine inanamıyorum, bunca zamanlık bir münasebetimiz vardı."
"Seninle bunu konuşmuştuk." Dedi Levi, gözlerini Rachelle'den çekip Sharmen'a dikerek.
"İkimiz de bunun sadece yatak ilişkisi olduğunu, herhangi bir duygusal bağ olmayacağı konusunda anlaşmıştık.""Peki o da ne oluyor o zaman?!" Dedi Rachelle'i işaret ederek.
"Benden bahsediyor." Dedi Rachelle, yanağını eline yaslayıp gülümseyerek.
"Ah canım...""Yürü hadi." Diye homurdandı Levi, Sharmen'e bakarak.
"Hadi!""Sana bir şey diyeyim mi küçük kız; bir gün sen burada olmayacaksın ve ben onun yanında olacağım."
"Hıım, hangi film?" Diye sordu Rachelle, merakla." Konusu merak uyandırıyor, böyle ihtimal dışı olan filmleri izlemeyi pek severim."
"Sharmen, hadi. Sinirlenmeye başlıyorum."
Sharmen, Rachelle'e sinirle bakıp ondan uzaklaştı.
Rachelle, kahvaltısını bırakıp ayağa kalktığında Levi ona bakıp başını iki yana salladı.
"Ne?" Diye sordu Rachelle." Yolcu edecektim."
"Yeteri kadar yediğini görmedim."
"Ben çok yedim."
Levi, ona inanmadığını belli edercesine baktığında gözlerini devirdi.
"Yolcu ettikten sonra yemeye devam edeceğim.""Hıım?" Dedi Levi, kaşlarını kaldırarak ona güvenmediğini belli ederek.
"Gerçekten!" Dedi Rachelle, homurdanarak masadan kalktı.
"Bana güvenmeyecek konumda değilsin.""Konudan konuya değişir."
Üzerine kahverengi ceketini giydi.
"Gelirken almamı istediğin herhangi bir şey var mı?""Pirinç bitmiş."
"Başka? Senin için alabileceğim bir şeylerden bahsediyorum."
"Para biriktiriyoruz ya, harcama yapamayız."
"Evet, yaparız. Her zaman olmasa da aralarda bir şeyler alabilirim."
"Para mı biriktiriyorsunuz?" Diye sordu Sharmen." Bak, benimleyken paran vardı hiç değilse. Bu kız hepsini yemiş."
"Acaba o parayı benim canıma karşılık aldığını bilse ne olurdu?"
Düşündüğünün aksine Rachelle sadece gülümsedi."Neden hep gülüyorsun sen?!"
"Çünkü kudurmanı izlemek çok komik oluyor."
"Sen-"
"Dikkatli git, olur mu?" Diye sordu Levi'ya dönerek.
"Ayrıca hem dikkatli hem hızlı ol.""Tamam." Dedi Levi, gülümsemesini bastırarak." Gidip geleceğim."
* * *
Rachelle, televizyonda kanalları gezerken durduğu kanalda şaşkınlıkla donakalmıştı.
"Rachelle Tia Hemsley'in hâla bedeni bulunamadı. 23 yaşında, edebiyat dergisinde köşe yazarlığı yapan Hemsley, ortalıktan kaybolalı 4 gün oluyor. Bu süreçte arama ekipleri ona dair herhangi bir iz bulamadı."
Muhabir, mikrofonu Trish'e tuttu.
"Hemsley'in üvey annesiyle birlikteyiz, Bayan Hemsley, kızınızı en son ne zaman gördünüz?""O hiç böyle şeyler yapmazdı. Çok düzgün ve iyi bir kızdı, her ne kadar beni sevmese de onu kendi kızım gibi görür severdim. Ah Rachelle, neredesin benim güzel kızım? Annen seni bekliyor..." Demişti ağlama numarası yaparak.
"Birisi artık kafasına aramızda 5 yaş olduğunu sokmalı..."
Dudak büzüp başını salladı.
"Oyunculukta kendisini geliştirmiş, neredeyse kendi cenazeme ağlayacağım.""B-ben de b-ben de konuşmak istiyorum!"
Muhabir, mikrofonu küçük Zoey'e tuttuğunda kardeşinin gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görmüştü.İstemsizce ayağa kalktı.
"Buradan konuşursam beni duyar değil mi?" Diye sordu Muhabire, Zoey. Daha sonra mikrofona bakıp, konuştu ; "Abla, yanlışlıkla dosyalarına su döktüğüm için mi gittin, özür dilerim ben onları pastel boyalarımla tekrar yazmaya çalıştım ama güzel olmadı. Zaten b-ben y-y-yazma da bi-bilmiyorum, seni taklit ettim." Gözyaşlarını silmişti. "Özür dilerim, bana kızdıysan lütfen geri gel seni çok özledim!" Dudağı titremişti, annesine bakıp ağlamaya başladığında Trish, Zoey'i kucağına aldı.
"Tamam annecim, abla bulunacak.""Abla!"
"Zoey..." dedi Rachelle, ekrandaki kardeşine dolu gözleriyle bakarak.
"Ben de seni özledim, benim küçük prensesim.""Bay Hemsley, kızınızın kaybı hakkında ne düşünüyorsunuz? Öldü diyenler de var."
Bay Hemsler, alt dudağını ısırıp başını sakinlikle salladı.
"Rachelle," ekrana konuşuyordu, ancak sanki Rachelle'in onu izlediğini biliyormuş gibiydi.
"biraz daha dayan.""Biraz daha dayan mı? Efendim ne demek istediniz?"
Bay Hemsley, arkasını dönüp evine tekrar girdi ve kapıyı kapattı.
"Biliyor..." dedi Rachelle, dizleri titrediği için ayakta duramayıp yere düşmüştü.
"Her şeyi biliyor."