45•

305 25 21
                                    

"Bir yerde hata yapıyor olmalıyım..." diyerek başını kollarının arasına gömdü Rachelle.
Tek ayağını masa altında sallarken, oturduğu sandalyede hafifçe sağa sola dönüyordu.
"Ama nerede yapıyorum.."

"Tanrım... yine bu kız niye karalar bağlıyor?"
Michelle, elindeki iki karton bardakla odaya girip kapıyı ayağıyla kapattı.
Masaya karton bardaklardan birini bırakıp, Rachelle'in karşısındaki sandalyeye oturdu.

Rachelle, başını kollarının arasından yavaşça kaldırıp, hafif kambur bir şekilde ona baktı.
"Sen ne zaman geldin?"

"Yeni geldim. Gelmişken senide göreyim dedim. Ee, sorun nedir?"

Rachelle, tamamen doğrulup Michelle'in aldığı karton bardağa uzandı.
"Bir şey yok."

"Evet, sanırım o yüzden iç çekip duruyordun?"

"Gerçekten bir şey yok ama!" Diye hayıflandı Rachelle." Kendi kendime saçma sapan şeyleri dert ediniyorum, saçmalık."

"Anlatacak mısın?" Diye homurdandı Michelle." Yoksa bu şekilde sabaha kadar 'ee, yani, sadede gelecek misin?' Demeye devam mı etmeliyim?"

Rachelle, gözlerini devirmişti.
"Saçma bulacaksın. Saçma bulacağını biliyorum."

"Bebeğim, Eren'le sevgiliyim. Yani... anlatacağın şeyler ne kadar saçma olabilir ki?"

"Anneyim."

"Ney?!"

"Yani anne değilim! Ama öyle hissediyorum! Yani bilirsin işte, doğum yaptıktan sonra belli şeyler hissetmeye başlarsın annelik içgüdüsü gibi."

"Kızım, 23 yaşındasın. Henüz evde kalmadın?"

"Anlamayacağını biliyordum!"

"Pekâla, ne zaman biriyle birlikte oldun?"

"Huh?"

"Bakiresin Rach, bakire! Bunun anlamı nedir biliyor musun? Eğer bir mesih dünyaya getirmeyeceksen bir bebeğe sahip olamazsın."

"Doğru diyorsun..." diye mırıldandı Rachelle, elini yumruk şeklinde yapıp yanağını yumruğuna yasladı.
"O zaman bu anlamsız eksiklik duygusu da nedir böyle..."

* * *

İş yerinden çıktıktan sonra, arabasına yaslanarak onu bekleyen Levi'yı gördüğünde kaşları hafifçe kalkmıştı Rachelle'in.
Yanına yavaş adımlarla yürüdü.
"Bugün geleceğini bilmiyordum."

"Bilseydin bu bir sürpriz olmazdı. Pek çok şeyi bilmiyorsun."

"Mesela?"

"Mesela...bunun gibi." Diyerek arabadan çekilmiş, arabanın üstüne koymuş olduğu bir gül buketini tutup ona uzatmıştı.

"Oh, Tanrım."
Rachelle'in gözleri şaşkınlıkla irileşmişti.
Çiçeklere bakan gözleri, birden Levi'ın mavi gözleriyle buluştu.
"Şaka yapıyor olmalısın."

"En az benimle konuşman kadar gerçek."

Rachelle, gülümseyerek gül buketini ondan aldı.
"Daha evvel bana böyle bir jest yapılmamıştı."

"Daha evvel böyle bir jest yapmamıştım." Demişti Levi, varla yok arası bir tebessüm de bulunarak.
"Atlasana." Diyerek arabasını işaret etti.

Rachelle, bir şey demeden sözünü takip etti ve Levi'ın arabasına bindi.
Kapısını kapattıktan sonra Levi'ya dönmüştü.
"Bu gül buketinin ve zamansız sürprizinin nereden çıktığını öğrenebilir miyim?"

"Elbette öğrenebilirsin." Demişti Levi, arabayı çalıştırıp ona bakarak.
Daha sonra bir eli direksiyonun diğeri ise vitesin üzerinde yer alırken gaza bastı.
"Tabi daha sonra."

Araba güç uygulanmasıyla beraber yerinden hareket ederken, Rachelle merakla Levi'ya baktı, daha sonra da yola dönmüştü.
"Nereye gidiyoruz?"

"Bu da bir sürpriz."

"Sürpriz mi? Bugün kaç tane daha sürpriz yapacaksın?"

"Asla bilemezsin." Demişti Levi, yamuk bir şekilde sırıtıp.
"Tahminin nedir?"

"Bir tahminim yok!" Demişti Rachelle gülerek." Doğrusu bugün seni beklemiyordum bile."

"Eh, normal tabii. Nasıl geçti günün?"

"Bilirsin, aynı şeyler. Her zamanki gibi içerik yazısıyla meşguldüm, biraz da dalgındım."

"Dalgınlığının sebebi neydi?"

"Bu sana saçma gelebilir."

"Yine de dinlemek isterim."
Kısa bir bakış atıp, eğlenir bir tavırla yola devam etmişti.
"Eğlenirsem de gülerim."

"Oh, çok rahatlatıcı."

"Değil mi?"

"Sadece...kendimi bir anne gibi hissediyorum."

Levi'ın direksiyonu tutan eli, direksiyonu sıkmasıyla bembeyaz olmuştu. Ancak yüzü hiçbir rengi vermiyordu.
"Neden böyle hissediyorsun?"

"Bilmiyorum...sadece...hissediyorum işte."

"Dünkü çocuk olayından etkilendiğini düşünüyorum." Demişti Levi, ciddi bir sesle." Başka bir açıklama mümkün mü senin için?"

"Evet...muhtemelen. Bugün Michelle'le de bu konuyu konuştum."

"Ne dedi?"

Rachelle, gözlerini devirmişti.
"Bir mesih dünyaya getirmeyeceksem bunun imkansız olduğunu dile getirdi."

"Akıllı kız." Demişti Levi, hafifçe gülerek." Fazla takılma. Bir gün mükemmel bir anne olacağına eminim."

"İyi bir anne olacağımı düşünmüyorum." Demişti Rachelle, somurtarak." Bence bir bebeğe bakabilecek güçte bir kişiliğim yok."

"Rachelle hiçbir zaman hatırlayamayacak. Ancak her zaman çocuğunun yokluğunu hissedecek, o bir anne. Anneler hisseder. Sana bunu hatırlattım çünkü en ufak bir hatanda neler olduğunu görmeni istedim."

"Bence sen harika bir annesin." Diye mırıldandı kendi kendisine tebessüm ederek.

"Hıh?"
Rachelle, ona bakmıştı.
"Bir şey mi dedin?"

"Sadece ileride harika bir anne olacağına emin olduğumu söylemiştim."

"Nasıl bu kadar emin olabilirsin?"

"Çünkü şimdiden olmayan çocuğun için endişe ediyorsun."

"Böyle mi düşünüyorsun?"

"Güzel kızsın ama bazen aptallaşabiliyorsun."

"HEY! RIVAILLE ACKERMAN!"

Try Again.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin