"Sonra ne oldu?" Diye sordu Rachelle, Lu'nun sırtıyla poposu arasını sıvazlayıp gazını çıkarmaya uğraşarak.
"Yani bildiğin gibi işte," dedi Michelle, koltuğa iyice yayılarak." Freya'ya oynamak zorunda kaldım."
"E peki Eren ne diyor?" Diye sordu Rachelle, yanına oturup bebeğini kucağına oturtturarak.
"Ona kalırsa buna hiç gerek yokmuş..." dedi Michelle, sonra hızlıca doğrulup ona döndü." Şaka mı bu? Kız yatak odası çekimi istedi! Nesine gerek yok?"
"Ama zaten reddetmemiş miydi?" Diye sordu Rachelle.
"Reddetmesi bir şey yapmayacağım anlamına gelmiyor, Rach." Diye homurdandı Michelle." Kimse benim sevgilime yürüyemez."
Rachelle, kıkırdamıştı.
"Birileri kıskanmış anlaşılan?"Michelle, omuz silkerek Lu'ya uzandı ve küçük ellerini tuttu.
"Lu, sen bu abilerin gibi olma tamam mı teyzecim? Yoksa sevgili sevgiline kalmadan ben el atmak zorunda kalacağım.""Hey, oğluma böyle şeylerden bahsetmesene!" Dedi Rachelle, gözlerini devirerek.
Michelle, etrafta gözlerini gezdirip tekrar hızlıca Rachelle'e döndü.
"Gözlerinin mavisi babasına benziyor.""Sanmıyorum, Dean'in gözleri turkuaza çok yakın bir mavi."
"Zaten o babasından bahsetmiyorum, Rachelle." Dedi ciddiyetle Michelle.
Gözlerini Lu'ya indirip tebessüm etti.
"Göz rengi sahiden onunkini andırıyor."Rachelle, yutkunduktan sonra gülümsemeye çalıştı.
"Yani...biyolojik olarak Levi'ın oğlu sonuçta...""Dean'le gurur duymamak elde değil..." Demişti Michelle, Lu'nun kısa saçlarını okşayarak.
"Başkasının çocuğunu çocuğu belledi ve hiç belli etmiyor bile.""Evet, onunla ben de gurur duyuyorum. O iyi birisi."
Oğluna bakıp gülümsedi.
"Lu'nun ihtiyacı olan birisi, üstelik hiçte bencil değil. Bir gün bile evlendiğime pişman olmadım.""Avcıya yazık oldu." Dedi Michelle, dilini şıklatarak." Ama bunlar zaten geride kaldı, değil mi?"
"Evet..." diye yanıtladı Rachelle." Ancak umarım mutludur, öyle olmasını gerçekten çok isterim. Çünkü ben mutluyum, o da bunu hak ediyor."
"Kızlar,"
Odaya elinde iki kaseyle giren Dean, onlara yaklaşarak masaya bisküvi ve mısır dolu kaseleri koydu.
"Kuru kuruya muhabbet etmeyin, ağzınız tatlansın.""Çok iyisin gerçekten..." diye mırıldandı Michelle, Dean'e bakıp dudak büzerek.
"Lanet olsun, sövebileceğim bir açığı bile yok."
İç çekmişti.
"Umarım hep mutlu olursunuz.""Teşekkür ederiz." Dedi Rachelle, tebessüm ederek.
Dean, gülümseyerek Rachelle'in başına bir öpücük kondurdu.
"Afiyet olsun, Lu'yu ben alayım istersen?"Rachelle, bebeğini Dean'e uzattı. Dean, Lu'yu kucağına alıp tebessüm etti.
"Oğlum, babacık geldi! Hadi babasıyla birlikte oyun oynayalım."Lu, onu anlamasa da ister istemez gülmüştü. Rachelle, Dean ve oğluna bir süre baktıktan sonra Dean, gözlerini ona dikti.
"Size iyi muhabbetler hanımlar, ben oğlumla kaçıyorum.""Görüşürüz..." diye mırıldandı Michelle.
"Sağ ol, babası." Dedi Rachelle, Dean gülümseyerek arkasını döndü ve ilerleyip odadan çıktıktan sonra kapıyı kapattı.
Rachelle, derin bir nefes vererek Michelle'e bakıp tebessüm etti.
"Hiçbir pişmanlığım yok.""Bu adam neden bu kadar kusursuz?" Diye isyan etti Michelle, gözlerini devirip başını koltuğa yaslayarak.
"Hiçbir kötüleme yapamıyorum. Bu berbat."Rachelle, gülerek Michelle'in saçını gözünün önünden alıp kulağının arkasına ittirdi.
"O iyi bir adam, iyi de bir baba.""Peki...Levi?"
Michelle, doğrulup ciddiyetle ona baktı.
"Dediğimi yap, yaptığımı yapma demişler. Ben olsam ben de Levi'ya onun çocuğu olduğunu söylemezdim, ancak sen ben değilsin. Sence Levi'ın bilmeye hakkı yok mu?"Rachelle, stresli bir şekilde hızlıca nefesini veril rahatsızca önüne döndü.
"Rachelle-"
"Michelle, Levi'ın bunu bilmeye hakkı olmadığını ya da bilmesini istemediğimi mi sanıyorsun? Dean'le bile bunu kaç kere konuştuk, o da bunu bilmesi gerektiğini söylüyor. Sonuçta biyolojik olarak o, onun babası. Bu sandığın kadar kolay bir mesele değil, biz normal bir ilişki yaşamadık."
Rachelle, kaşlarını hafifçe çatarak Michelle'e baktı.
"Katilimle yattım ve hamile kaldım, anlıyor musun? Buna psikolojide Stockholm sendromu diyorlar.""Evet, bunun farkındayım. Sadece bilmesi gerektiğini düşünüyordum, biliyorsun çünkü asıl sorumlu olan o, Dean değil. Dean, gerçekten iyi bir insan ve asla onu yük olarak görmüyor, kendi çocuğu gibi benimsemiş bile...ancak kendi babasının bunu bilmeye hakkı yok mu sence de? Üstelik Trish'den bile kurtulmuşken?"
"Tekrar Levi'ın hayatına dâhil olmayacağım. İkimizde yeni bir sayfa açtık ve farklı hayatlara başladık. Annelik her kadında olan bir içgüdü, ancak babalık sonradan kazanılıyor. Birden karşısına çıkarak, 'bak, senin bir bebeğin var. Beni bırakıp gittiğinde hamileydim aslında ben!' Diyemem ya?"
"Tanrım..." diye iç çekti Michelle." Evet...haklısın."
"Ne ona mecbur kaldığı için birilerinin hayatını aldığı geçmişini tekrar hatırlatmak istiyorum, ne de şimdiki düzenimi bozmak. Biz bu şekilde iyiyiz."
Michelle, Rachelle'ın elinden tutup tebessüm etti.
"Ne karar verirsen ver, her zaman yanındayım."Sürpriiiiizzz