"Abla!"
Rachelle, arabadan indiğinde kulağını sağır edecek yükseklikteki çığlığı duyunca karşısında dolu gözleriyle ona koşan kardeşini gördü.
"Oh..bebeğim..."
Yüzünde şefkatli bir gülümseme oluşmuştu ve yere eğilerek Zoey'in boyuna geldi.
Zoey, kollarını onun boynuna dolayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında saçlarını okşayarak onu yatıştırmak istedi."S-se-sen g-g-geldin...d-di mi?"
"Elbette geldim..." dedi Rachelle, ağlamamak için kendisini zor tutarak." Bir daha gitmeyeceğim."
"S-söz mü?"
"Söz veriyorum, seni bir daha terk etmeyeceğim."
Kardeşini hafifçe kendisinden uzaklaştırıp gözyaşlarını sildi.
"Ben de seni çok özledim.""B-ben çok k-korktum!" Dedi Zoey, kollarıyla gözyaşlarını silmeye çalışarak." Bana senin ö-ö-öldüğünü..."
"Ssh, tamam. Bunları düşünmeyelim şimdi, bak kavuştuk işte."
Zoey, hâla inanamıyormuş gibi inanmak istercesine elini ablasının yanağına koyup okşadı. Daha sonra hızlıca tekrar sarıldı ve sessizce öyle kaldı.
Rachelle, acı bir tebessümle kardeşine sarıldı.
"Birileri terk edilirken, birileri kavuşuyor. Gerçekten çok tuhafsın dünya.""Tia."
Rachelle, başını kaldırarak tepesinde dikilen babasına baktı. Zoey'den ister istemez ayrılarak ayağa kalktı ve ona baktı.
"Zoey'e kavuşmana sevindim."
"Evet, ben de."
"Yüzbin dolar, az değil tabi..."
Rachelle, kaşlarını çatarak ona baktı.
"Ne?""Zoey, artık mutlu olabilir." Dedi ve arkasını dönerek,evine doğru ilerlemeye başladı.
"Senin için değerim bu mu yani!" Dedi Rachelle bağırarak." Yalandan da olsa seni gördüğüme sevindim diyebilirdin!"
Ancak Bay Hemsley, ona cevap vermeden ilerlemeye devam etti. Rachelle, sinirle dudağını izlerken başını sinirle hızlıca salladı. Gözleri Zoey'e çarpınca, onun için sakin kalmaya çalıştı.
Trish, onlara doğru yaklaştığında yanındaki hizmetlisine Zoey'i odasına götürmesini söylemişti. Zoey isyan edince ise Rachelle'in dinlenmeye ihtiyacı olduğunu dile getirerek onu iknâ etti.
Zoey'in arkasından bakan Rachelle'i, kollarını bağlayarak izledi.
"Katiline aşık olmak mı? Bu fazla bayat bir hikaye.""Ben kimseye aşık değilim, o da benim katilim değil." Dedi gözlerini Trish'e dikerek." Benim canımı yakmam istiyorsan, daha farklı şeyler dene."
"Ah Rach..."
Arabaya yaslanıp güldü.
"Gerçekten seni hiç mi hiç umursamıyor, babandan yüzbin doları aldığı yetmezmiş gibi uzaklara uçtu bile.""Çok komik, beni öldürerek 50 bin dolar daha kazanabilirdi ancak bunu yapmadı. Buna inanmamı mı bekliyorsun benden?" Kaşlarını çattı." Söyle, ne yaptın?"
"İnanır mısın bu sefer benim hiçbir şey yapmama gerek bile kalmadı."
"Yalan söyleyip durma, seni tanıyorum."
"Gerçekten bir şey yapmadım. Seni rahat bırakacağımı ama bunu sadece o giderse yapacağımı söyledim. O da bunu havada kaptı."
"Trish, seni tanıyorum bana-"