"Kütüphanenin oradayım." Yazan mesaja baktıktan sonra çoktan geldiği kütüphanenin önünden etrafa bakındı.
Daha sonrasında ise dışarıda bir masa tercih eden kişiyi görünce, elini sallayarak gülümsedi.Buna karşılık masada oturup kahvesini içen adam, bardağını dudaklarından çekerek kendisine el sallayıp gülümseyen kıza hafif bir tebessümde bulundu ve o da elini salladı.
Rachelle, etrafa iyice bakındıktan sonra caddeyi geçerek, karşı tarafa ulaşmıştı. Cafeden içeri girip Levi'ın yanına ulaştığında boynuna astığı çantasını boynundan çıkarıp sandalyenin kenarına astı ve Levi'ın karşısına oturdu.
"Benden önce başlamışsın bile.""Ee, hanımefendi beni yarım saat bekletince böyle oldu."
Rachelle, mahçupca gülümsedi.
"Üzgünüm...editörüm evleneceği için normalinden daha da stresli ve sinir bozucu.""Bu ilk tanıştığımızda bahsettiğin arkadaşın mı? Adı Dean olan?"
"Evet, tam da üzerine bastın." Demişti Rachelle, başını sallayarak." Kızın tekine ilk görüşte vurulmuş, ne kadar doğrudur bilinmez tabi. Çok tuhaf, çocukluğundan beri benden hoşlandığını düşünüyordum."
"Üzgün müsün?" Diye sordu Levi, kaşlarını hafifçe kaldırarak." Yani bir başkasıyla olduğu için?"
"Ne? Ah yok, hayır. Aksine mutluyum, balayı tatiline çıkacak ve bu demektir ki 2 haftalığına özgürüm." Demişti Rachelle, neşesini Levi'ya hissettirerek.
Levi, eğlenir bir tavırla gözlerini kaçırıp etrafa bakındı.
"Senin nasıl gidiyor? İşinden söz ediyorum, matematik öğretmenliği yapıyordun değil mi?"
"Evet, yüksek yapmaya çalışıyorum. Daha sonra da doktora, akademisyenliğe oynuyorum."
"Tuttuğunu koparır cinsten birisine benziyorsun." Derken Rachelle'in kehribar gözleri hafifçe irilemişti.
"Bilmem," dedi Levi, kolunu masaya koyup hafifçe öne eğildi.
"Tuttuğumu koparmak istersem koparabilirim sanırım.""Hanımefendi bir şey alır mıydınız?"
Rachelle, gözlerini Levi'dan zorlukla çekerek garsona baktı.
"Ah evet, bir kahve alabilir miyim?""Tabi, nasıl olsun?"
"Americano, hanımefendi şeker sevmiyor."
Garson, Levi'ya bakıp tekrar Rachelle'e döndü ve gülümsedi.
"Kahveniz hemen geliyor."Garson masadan uzaklaştığında, Rachelle şaşkınlıkla Levi'ya döndü.
"Bunu hatırlıyor musun? Sadece bir kere görüştük.""Matematik öğretmenliği yaptığımı hatırlamanla aynı şey."
"Benim hafızam kuvvetlidir." Demişti Rachelle, kaşlarını kaldırıp gülümseyerek.
"Benim de, yani en azından istediğim şeyleri hatırlayacak kadar."
"Neden kahvemi nasıl içtiğimi hatırlamak isteyecek olabilirsin ki?"
"Çünkü netice de son olmayacak, belki ondandır." Demişti Levi, kahvesini yudumlayıp tekrar tabağına koydu.
Rachelle, etkilenmişcesine ona baktı ve başını hafifçe iki yana sallayıp kısık sesle güldü.
"İlginç bir adamsın.""Neden böyle düşünüyorsun?"
"Çünkü bu ikinci buluşmamız, ancak sen şimdiden daha sonra da buluşacağımızı iddia ediyorsun."
"Evet çünkü birinci yanında ikinciyi, ikinci ise yanında üçüncüyü getirir."
"Peki bu nerede son buluyor?"
"Bunu zaman gösterir." Demişti Levi, omzunu hafifçe silkerek.
"Bayan Hemsley."Rachelle, hafifçe dudağını büzüp ona baktı ve kaşlarını kaldırdı.
"Tuhaf olduğunuz kadar ağzınız da iyi laf yapıyor.""Övgü için teşekkür ederim?"
"Ah, tabii, rica ederim."
"Ee, anlat bakalım...ne var ne yok?"
"Ne diyebilirim, yuvarlanıp gidiyorum."
"Nasıl yani?"
"Yani okuldan sonra genelde arkadaşım Erwin'in yanına gidiyorum, biraz tuhaf biridir."
"Ne bakımdan?"
"O bir psikiyatrist, ancak son zamanlarda meslek hastalığından mıdır nedir bilmiyorum, kendisinin tacizine uğrayıp duruyorum."
"Taciz mi?"
"Evet, bu biraz sinir bozucu. Sürekli nasıl olduğumu, nasıl hissettiğimi soruyor."
"Belki de sadece arkadaş gibi yaklaşıyordur?"
"Hayır, Erwin'i tanımıyorsun. Kesin bir bit yeniği vardır da bakalım, zaman gösterecek. Sen anlat, ne var ne yok?"
"Ben de yayınevi, ev, ev, yayınevi yapıp duruyorum. Çok sıkıcı ve bayat anlayacağın."
"Ama işini seviyorsun?"
"İşime aşığım, ancak eve iş götürecek kadar yoğunum ve biz de genelde bana pek iş konusunda saygıyla yaklaşmadıkladırı için.."
"Sanırım evde her şey pek yolunda değil ha?"
"Bilmiyorum." Dedi Rachelle, garson kahveleri getirip önlerine koyduğunda, başıyla hafifçe teşekkür edip tekrar Levi'ya baktı.
"Bu aralar tuhaf şeyler yaşıyorum.""Ne gibi?"
"Bana kötü davranan insanların bir ânda iyilik meleği kesilmesi, kendime sıkıntı ettiğim olayların bir ânda son bulması ve de bana zarar verecek yollara ilerlerken bir şekilde önüme birilerinin geçmesi gibi...bilemiyorum, Tanrı bana bir mesaj yolluyor sanırım."
"Voah, dejavu."
"Hım?" Gözlerini merakla Levi'ın gözlerine dikti." Dejavu mu?"
"Evet, dejavu. Bu aralar çokça bu tarz şeyler yaşadım. Büyük bir hatadan döndüm, üstelik dönebilmem için çokça da evrenden mesaj almıştım sanki."
"Birileri bizi koruyor desene şuna." Demişti Rachelle, tebessüm gülerek.
"Galiba korunuyoruz." Demişti Levi, yüzündeki yumuşak ifadeyle Rachelle'i inceledi.
"Bu kızı öldürmek için bir teklif aldım, ancak şimdi oturmuş karşılıklı kahve içiyoruz."
"Hayat tuhaf sahiden." Demişti Levi, iç çekip kahvesinden bir yudum aldı.
"Büyük bir hatadan dönmüş gibi hissediyorum.""Gelecek hafta bir film vizyona giriyor." Dedi Rachelle, elini yanağına koyup gözlerini kaçırarak.
"Benimle gelmek ister misin? Benden.""Olmaz." Diye yanıtladı Levi, tek çırpıda.
Rachelle, afallayarak ona baktı.
"Üzgünüm, çok mu hızlı oldum?""Hayır, sadece hesabın senden olmayacağını söylemek istiyordum." Demişti Levi, Rachelle'in masanın üzerindeki elini tutup kaldırdı ve dudaklarına götürüp üstüne bir öpücük kondurdu.
"Heyecanla bekliyor olacağım."Aylar sonra sea sosmzolaos