44•

311 32 43
                                    

Arabasından indikten sonra sertçe kapıyı kapatmış, koşar adımlarla eve girerek etrafta Erwin'i aramıştı.
Onu tekli koltukta, bacağını bacağının üstüne yan şekilde atıp otururken gördüğünde, kaşlarını iyice çatmıştı.

"Erwin-!"

"Oturmaz mısın?" Diye sordu Erwin, yanındaki sehpadan kahvesini alıp yudumladı ve nahoş bir gülümsemeyle yanındaki sehpadaki diğer fincanı işaret etti.
"Sana kahve yaptım, şekersiz. Sen seversin."

"Geleceğimi nereden biliyordun?"

"Pek çok şeyi biliyorum."

Levi, onun karşısına oturmadan evvel fincanını aldı ve kaşlarını biraz olsun yumuşatmadı.
"Deliriyorum zannediyorum, aklımı kaçıracağım!"

"Derdini anlatabilirsin, biliyorsun ki dinlerim. Hep dinledim. Rachelle için ağladığında bile."

"Onun için hiç ağlamadım, neden bahsediyorsun sen?!"

"Tabi...bu başka bir hayattaydı."

"Sinirleniyorum, bana bir açıklama yapmak zorundasın! Deliriyor muyum? Önce bana Trish'le bir anlaşma yapmamam gereken post-it'ler bıraktın, daha sonra onun fotoğrafını arabama koydun ve yaparsam pişman olacağımı söyledin. Gerçekten de dediğin gibi anlaşmayı reddettim, üstelik buluştuğumuz yerden dönerken Rachelle'e rastladım. Olaya bak, arabasının lastiği sönmüştü. Koca temiz bir yolda lastik patlayıp sönmüş, nasıl olur bu? Ve bugün! Bugün-"

"Çocuğu hatırlıyor musun?" Diye sordu Erwin, mavi gözleri Levi'ın aksine sakinlikle bakıyordu.

"Hatırlamıyorum! Sadece tuhaf bir his hatırlıyorum, benden alınan ve sanki hiç yapamadığım bir şeyden ötürü..."

"Çünkü durum aynen böyle gelişmişti." Dedi Erwin iç çekerek." Önceki hayatında onu kaybettin, deli gibi ağlıyordun. Üstelik çocuğuna bir babalık bile yapamadın. Onun yerine Dean yaptı."

"Ne anlatıyorsun....Dean ne alaka? Adam evli ve karısına çok aşık."

"Evet, ancak önceden Rachelle'e aşıktı. Karşısına Rachelle'e benzeyen, ancak hislerine karşılık veren birisi çıkana kadar. Eşi sence de tıpkı Rachelle'i andırmıyor mu?"

Bu doğruydu.
Dean, gerçekten de Rachelle'e çok benzeyen biriyle beraberdi.

"Birlikteydiniz ve her şey güzel ilerliyordu. Onu öldürememiştin, bir süre evli gibi yaşamıştınız."

Levi, kafa karışıklığından konuşamıyordu bile.

"Sonra o hamile kaldı." Dediğinde Levi'ın gözleri irileşmişti." Fakat ikinizinde bundan haberi yoktu. Üstelik zaten o ev dışında bir hayatınız da yoktu, o evi hatırladın mı Levi?"

"Ormandaki ev, şehir merkezinden uzaktaki..." diye mırıldandı.

"Öğretmenlik yaparak Trish'den aldığın 10 bin doları geri ödemeye çalışıyordun, ancak Rachelle hayatını o kadar çok özlüyordu ki elinde neyin var neyin yok satarak Trish'e borcunu geri ödedin. Senden gitmesini istediğinde bile bunu kabul ettin, ancak o zaman Rachelle'in mutlu olabileceğine inanıyordun. Fakat gittiğinde hamileydi. O gün eve gelirken çok heyecanlıydı, ancak girdiğinde seni görememişti. Onu terk ettin ve o da bebeğini babasız büyütmek istemedi. Dean'le evlendi ve onu sevdi. Dean, ona harika bir koca olurken, aynı zamanda harika bir babalık yaptı."

Levi, yutkunarak Erwin'i dinlemeye devam etti.
Aklını kaçıracağını hissediyordu. Neden hiçbir şey hatırlamıyordu?!

"Bebeğin kendiden olduğunu öğrendiğinde ise geri döndün. Ancak her şey için çok geçti. Rachelle, çoktan eşini sevmiş ve ondan bir bebeğe hamileydi. Eve geldiğinde berbattın. Çünkü onu kaybetmiştin, ebediyete kadar. Fakat bebek... bebeğin adı neydı Levi? Bebeğinin adı...neydi?"

"Lucas..." dedi Levi, aydınlanmış gibiydi. Gözleri değişik bir ifadeyle Erwin'e bakarken, aynı zamanda hafif dolmuş gibiydi.
"Lu...benim küçük oğlum."
Kaşlarını sertçe çatmıştı.
"Eğer başka bir şekilde tanışmış olsaydık..."

"Ve başka bir şekilde tanıştınız." Dedi Erwin, sırıtarak.
"Bunu diledin, dileğini yerine getirdim."

"Sen nesin böyle?!" Dedi Levi, arkadaşı gerçekten bir insan mıydı?
"Bir tür hipnoz ustası falan mı?!"

"Hayır, bu çok basit kaçıyor." Demişti Erwin, gözlerini devirerek.
"Ben bir zaman kontrol edenim, Tanrı'nın yardımcılarından birisi."
Ayağa kalkıp, Levi'ın yanına gitti ve omuzunu sıktı.
"Ve gücümü en yakın arkadaşım için kullandım. Bunun için cezalandırılacağım."

"Madem beni bu kadar düşünüyordun..."
Levi, hızlıca ayağa kalktı.
"Neden bunların yaşanmasına izin verdin?"

"Ben geleceği göremem, Levi. O sadece Tanrının işidir. Ben sadece geçmişi kontrol edebilirim."

"O hâlde neden bugün o çocuğu karşımıza çıkarttın! Neden hatırlamamızı sağlıyorsun?!"

"Rachelle hiçbir zaman hatırlayamayacak. Ancak her zaman çocuğunun yokluğunu hissedecek, o bir anne. Anneler hisseder. Sana bunu hatırlattım çünkü en ufak bir hatanda neler olduğunu görmeni istedim."

"Deliriyorum galiba..." diye mırıldandı Levi." Nasıl bunları yaşıyor olabilirim?"

"Sana tekrar yaşama şansı sundun, Levi. Hayatını kontrol edebilmen için tek bir şans daha sundum."

"Yapacağımda." Demişti net bir sesle Levi." Anlattığın eski ben kadar aptal olmayacağım."

"O da pek aptal sayılmazdı, sadece çaresizdi."

"Yine de..."

"Bu kadar rahat konuşabilmenin sebebi o anılara senin değil, onun sahip olması. Ancak bunun bir önemi yok. Artık ne yapacağını çok iyi biliyorsun. Nelerden kaçınman gerektiğini çok iyi biliyorsun."
Arkadaşının iki omzuna elini koydu ve gözlerinin direkt olarak içine baktı.
"Levi, tekrar dene."

Try Again.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin