Dean, yayınevinden çıktıktan sonra karşısında dikilen kişiyi görünce istemsizce durmuştu.
Ancak şaşkınlığını belli etmeden ellerini ceplerine sokarak usulca ona doğru ilerledi.Levi, yaslandığı arabasından uzaklaştı ve ona yaklaştı. Birbirleriyle derin bir göz teması kurduktan sonra, Dean kaşlarını kaldırarak ona bakmıştı.
"İş yerimin önünde ne işin var?""Seni bekliyordum, keyfimden değil."
"Beni tam olarak neden beklediğini sorabilir miyim?" Diye sordu Dean, ellerini cebinden çıkartıp kollarını göğsünde birleştirip ona bakarak.
"Seninle muhattap olmam gereken bir mesele mi vardı ki?"
Sahiden merak ediyordu, sonuçta Rachelle ile onun arasındaki bir meseleydi o hâlde neden buradaydı?"Bence biliyorsun." Dedi Levi, arkasına dönüp arabasına ilerlerken omuzunun üstünden ona bakmıştı.
"Bir kahve ısmarlama izin ver.""Fazla uzaklaşmayalım." Dedi Dean, arkasından ilerlerken." Arabam burada."
"Evet..."
* * *
"Ne konuşacağız?" Diye sordu Dean, kahvesinden bir yudum alırken üşüyen ellerini siyah kazağının içerisine almıştı."Michelle'in seninle konuştuğunu biliyorum, ancak ben de kendimi sana ifade etmek istiyorum. Genelde bu kadar kibar bir dil kullanmam, ancak Michelle senin beni anlayabileceğini iddia ediyor ve ben de öyle umuyorum."
"Bana kendini ifade edeceğin bir durum yok, Rivaille." Dedi Dean, ciddi bir sesle." Senin Lu için burada olduğunu ve onun babası olduğunu bildiğini biliyorum. Bana kalırsa da ona babalık etmesi gereken kişi sensin, yine de ona istesen de istemesen de bir baba gibi yaklaşacağımı bilmelisin."
"Yani bu bebeğimi görmeme izin verdiğin anlamına mı geliyor?" Diye sordu şaşkınca Levi, böyle bir şey beklemediğini itiraf etmeliydi.
Neden bu kadar iyi biriydi?
Biraz bile kötü olsaydı en azından içini rahat ettirebilir, kendisine ait olduğunu düşündüğü şeyleri geri almak için çabalayabilirdi.
Neden iyiydi?"Evet, bunun için zaten benim iznimi almana da gerek yok. Bu konuda söz hakkı olan Rachelle. Dün onunla bu meseleyi konuştum, o da bunun iyi bir fikir olduğunun farkına vardı."
"Neden bana yardım ediyorsun?" Diye sordu Levi, birdenbire.
"Zaten biliyorsun, onu alıkoydum ve öldürecektim. Üstelik senelerdir beklediğin bir kadındı ve ben onunla bir şeyler yaşadım, yani neden bana yardım ediyorsun?""Lu, Rachelle'in bebeği ve Rachelle ise benim bebeğim. Lu, büyüdüğünde bunları öğrenirse hem benden hem de annesinden nefret edecektir. Bunun olmasını istemiyorum, o ufaklık ben öz babası olmasam dahi çocuğum sayılır. Üstelik Rach'in ne kadar üzüleceğinin farkındayım. Bencilliğim onun üzüntüsüne yol açabilir. Rachelle'i üzecek herhangi bir harekette bulunmadım 18 senedir. Bundan sonra da bulunmayacağım."
Levi, sessiz kalıp ona baktı.
Bu adam gerçek miydi cidden?
Nasıl savaşabilirdi böyle biriyle?"Üstelik..." dedikten sonra Dean, sıkıntıyla iç çekti.
"Sonuçta bunları tek başına yapmadın. Rachelle'i sen kaçırdın evet, ancak seninle kalmayı tercih eden de oydu. Ayrıca ona zorla da sahip olmadın, kendi isteğiyle gerçekleşti her şey... bunları konuşmak kendimi berbat hissetmeme sebep oluyor, ancak her şeyin farkındayken sana körü körüne bok atamam.""Şimdi anlıyorum sanırım..." diye mırıldandı Levi, derin bir nefes alıp gözlerini etrafta gezdirerek.
"Neyi?" Diye sordu Dean, kaşlarını hafifçe çatarak.
"Neden onun için seçenek olduğunu." Diye yanıtladı Levi, göz teması kurdu.
"Her zaman tercihiydin, senden hoşlanmasa bile. Ancak şimdi anlıyorum sebebini.""Çünkü onu seviyorum."
"Hayır, sadece sevgin için seninle evlenmezdi. Gerçekten ona iyi bir yaşam sunacak, onu mutlu edebilecek, onu anlayacak birisin. Bu yüzden sen onunlasın, bu yüzden ben sizi dışarıdan seyretmek zorundayım."
"Eşimi elde edemediğin için seni avutmamı beklemiyorsundur umarım?" Dedi Dean, ona tuhaf tuhaf bakarak.
Ancak Levi sıkıntıyla nefesini verdiğinde, gözlerini devirmişti.
"Yaptığın şeyler kötü bile olsa, kötü bir insan olduğunu düşünmüyorum Rivaille."Levi, kaşlarını kaldırarak ona bakmıştı.
"Hikayene de az çok hâkimim, neden bu işlere bulaştığını biliyorum...bence kötü birisi değilsin, kötü şeyler yaşamış iyi birisin."
Bardağını kavrayıp, üşüyen ve soğuktan kızarmış kızarmış parmaklarını ısıtmaya çalıştı.
"Yine de senden pek haz etmiyorum, karıma aşıksın neticede."Levi'ın gözleri Dean'in parmağındaki alyansa gittiğinde çatık kaşları düşmüş, buruk bir şekilde ona bakmıştı.
Dean, bakışlarının hedefini fark ettiğinde, parmaklarını kapatıp elini bardağından çekti ve cebine soktu.
Kimseyi üzmenin gereği yoktu."Artık gidiyorum." Demişti ayağa kalkarak." Kahve için teşekkür ederim, Rachelle'den haber bekle. Mutlaka sana Lu için ulaşacaktır, bundan sonraki hayatının iyi geçmesini diliyorum. Hoşça kal."
"Dean," diye seslendi Levi, yerinden kalkmadığı için aşağıdan ona bakmıştı. Daha sonra ise elini masaya koyup, ayağa kalktı ve ona yaklaştı.
"Ben iyi birisi değilim...""?"
"Eğer öyle olsaydım, Rachelle'i senden geri alacağımı söylemezdim."
Dean, alayla sırıtmıştı.
"Bu noktada senin adına üzülmekten başka bir çarem yok o hâlde." Diye yanıtladı Dean." Çünkü Rach, dün itibariyle beni sevdiğini söyledi." Dudağını diliyle ıslatıp burnunun üstünü kaşıdı." Belki bunu demeden evvel bana gelip bunu söyleseydin, onun aklını karıştıracağın konusunda endişelenebilirdim."
Burnunu çekip gülümsemişti.
"Ancak eşime tamamen güveniyorum."