"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Buraya bu kızı getirerek-"
Sırtı kapıyla buluştuğunda, Levi Rachelle'in dudaklarına bir öpücük kondurdu.Başını biraz uzaklaştırıp Rachelle'e baktı.
"Güven bana, bir şey olmayacak."Ancak Rachelle, sinirle ona bakıyordu.
"Gerçekten olmayacak, seni patlatmaya çalışırsa ben de onun uyuşturucu baronlarıyla olan işini patlatırım."
"Yattığın kızı niye evimize getirdiğini sorabilir miyim?" Diye sordu Rachelle, kollarını göğsünde birleştirerek.
"Başka bir yerde konuşamıyor musun?"Levi'ın dudağının kenarı gülümsemeyle kıvrılmıştı.
"Ne gülüyorsun?" Diye sordu Rachelle, fazlasıyla sinirliydi.
"Komik bir şey mi dedim?""Evimize demen hoşuma gitti." Dedi Levi, alnına bir öpücük kondurarak.
"Evliymişiz gibi hissettirdi ve bu komik çünkü ben senin için bir seçenek bile değilim."Rachelle, ona baktığında bu söylediği cümleyi bu kadar ciddiye alacağını düşünmediğinden şaşırmıştı.
Daha sonra kendisini hemen toparladı.
"Sadece bir süreliğine burayı evim olarak görebilirim, ne zaman döneceğim belli değil çünkü."
Elini Levi'ın çıplak göğsüne koyarken gözleri boynundaydı.
"Yoksa sen..." başını kaldırıp gözlerinin içine baktı.
"Bundan dolayı mı içtin?""Hayır tabi ki..." dedi Levi, gözlerini kaçırarak.
Rachelle, hoşnut olduğunu belli eden bir tavırla tebessüm etti.
Levi, tekrar ona baktığında derin bir nefes verdi.
"En son seçenek bile olsa ben de bir seçenek değil miyim?""Değilsin."
"Cidden çok kırıcısın..."
"Bunu bana silah doğrultmadan evvel düşünmeliydin."
"Kafama sıksaydım keşke..." dedi gözlerini devirerek Levi.
"Gerçi haklısın, birisi bana da aniden silah doğrultup sonra öpse sonra-""Ssh!" Dedi Rachelle, gözlerini kocaman açarak.
Levi, sırıtmıştı.
"Kullanılan benim, utanan sensin.""Kullanmış mıyım?" Diye sordu Rachelle, ellerimi Levi'ın ensesinde birleştirerek.
"Kendini buna mı inandırdın?""Çokta zor olmadı." Dedi Levi, ellerini Rachelle'in beline koyarak." Sonuçta iki gün sonrasında senin için bir seçenek bile olmadığımı öğrendim."
"Biraz çabalarsan belki sonuncu seçeneğim olursun."
"Toplam kaç seçenek var peki?"
"Hıım..." dedi düşünerek." Bir bakalım...o vardı, Dean, bir de o... ofisteki de bir ara bir teklifte bulunmuştu, sanırım bir de-"
"Ciddi olamazsın." Dedi Levi, başını Rachelle'in omzuna koyup sıkıntıyla nefesini üfledi." Çok kalabalık bir listen var. Hepsinden kurtulmama izin verir misin?"
"Öğretmenliğe tekrar başlayacağını sanıyordum?" Dedi Rachelle, omzundaki Levi'ın başını okşayıp, saçlarıyla oynayarak.
"Başlarsam kaçıncı sıraya çıkarım?"
Rachelle, kıkırdamıştı.
Levi, başını kaldırıp ona baktı.
"Neden gülüyorsun? Çok ciddiyim..." diye mırıldandı."Senin bir katil olduğuna emin miyiz? Böyle bir katil olabilir mi hiç?"
"Ben çok ciddi bir katilim bir kere, üstelik soğukkanlıyım da."
"Oh, sanırım birileri bununla övünüyor?"
"Hn..." gözlerini kaçırıp tekrar ona baktı." Hayır..."
"Peki bir şey sorabilir miyim?"
"Dinliyorum."
"İçerideki senin mesleğini ne zannediyor? Malum, herkese bir başka şey söylüyorsun."
"Anatomi uzmanı."
Rachelle, bir süre ciddi kaldıktan sonra kahkaha atmıştı ve başını Levi'ın omzuna koyup gulmeye devam etti.
"Neden gülüyorsun şimdi?!"
"B-başka b-bir m-meslek...mi b-bulamadın?" Dedi gülerken.
Levi, homurdanarak Rachelle'in saçlarını okşadı.
"Gül sen gül.""Ay..." dedi iç çekip başını kaldırıp ona bakarak." Gerçekten baya güldüm."
"Eğleniyorsun baya he." Dedi Levi, somurtarak." Benimle dalga geçmek çok hoşuna gidiyor gibi."
"Benden 7 yaş büyüksün, ancak nedense kendimi senin annen gibi hissediyorum."
"İnsan annesiyle-"
"Leviii..." Dedi uyarır bir sesle.
"Öyle sustururlar işte, bulaşma bana çok fena kozlarım var üzerinde."
Rachelle, yanaklarını şişirip gözlerini devirdi ve yavaşça şişmiş yanaklarındaki nefesi verdi.
"Eğlenmeye gelmiyorsun.""Yaa prenses, ben de aynen bu şekilde olmuştum işte."
"Neyse," dedi Rachelle, yutkunarak Levi'ın vücuduna göz atarak.
"Üzerini giyin de içeri gel.""Hey," dedi Levi, eğlenir bir hâli vardı." Kıskandın mı?"
"Kimi? Seni mi?"
"Yok, Sharmen'ı. Manyak mısın, kimi olacak?"
"Kıskanmadım." Dedi Rachelle, omuz silkerek." Neden kıskanayım?"
"O zaman altıma sadece pijamamı giyinip içeri geçeyim." Dedi Levi, Rachelle'den uzaklaşıp dolabından pijama altını çıkardı.
"Ciddi misin?" Diye sordu Rachelle, kaşlarını çatarak.
"Evet. Yani seni rahatsız etmiyorsa sonuçta beni de etmiyor. Pek umursamıyorum o yüzden."
"Hava soğuk."
"Bahardayız." Dedi Levi, bel havlusundan kurtulup çamaşırını giyerek.
"Ormanlık bir evdeyiz."
"Üşümüyorum." Derken çıkardığı pijamasını da altına geçirmişti.
"Üzerini giyin!" Dedi sinirle Rachelle sinirle." İtiraz istemiyorum, üzerini giyin!"
Arkasını dönüp çıkmaya hazırlandı.
"Sakın üstün çıplak geleyim deme, ben diyeceğimi dedim."Hafif araladığı kapıyı, Levi ittirerek kapatmıştı. Kapıyla Levi arasında kalmıştı ve kendisini ona bastıran Levi yüzünden ona da dönemiyordu.
Levi, ensesine bir öpücük kondurdu.
"Gerçekten karşımda kendimi görüyor gibiyim..."Rachelle, başını hafifçe çevirip omzunun üstünden ona baktı.
"Burada sıkıştım."Levi, hafifçe uzaklaştığında Rachelle ona doğru dönmüştü.
"Giy şu ü-"
Şaşırmıştı.
"Hangi ara giyindin?""Seni bu kadar rahatsız ettiyse giyeyim dedim."
"Ben rahatsız-"
Levi, kapıyı hafifçe açtı ve eliyle kapıyı gösterdi.
"E hadi çıkalım o zaman.""Uyuz..."