Lütfen yalvarırım bana domşan alın. Nolur 🙏🙏🙏🙏
Sabah saat yedide alarmın sesiyle uyandım. Ama hala uykum var. Belki beş dakika daha kestirebilirim deyip gözlerimi yeniden kapattım.
Akşam heyecandan uyuyamamıştım. Çünkü sabah okula gidecektim. Hem de liseye... Uyumam çok gece kalınca da şimdi böyle hiç uyanasım yoktu.
Uykulu gözlerimi kırpıştırdım. Ardından esneyip yataktan kalktım.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve odama geri dönüp, dolabımdan aldığım okul formamı giymeye başladım.
Üzerime beyaz ütülü gömlek altıma siyah pantolon, aynı şekilde siyah kravat ve siyah ceketimi giydim. Sonra odamdaki aynaya bakarak saçlarımı güzelce taradım.
Ela gözlerim uykusuzluktan kırmızıydı. Ama şimdi bunun sırası değildi, heyecanlı olmalıydım, okula gitmek demek arkadaşlarımla olmak demekti, kafamın dağılması demekti ayrıca üvey babamdan uzak durmam demekti. Her şey bir yana gerçekten o adamı sevmiyordum.
Nasıl anlatsam size, belalı bir tipe benziyordu ama dürüst olmak gerekirse bir yanlışını gözümle görmedim. Ama yine de korkunç bir adamdı. Annemle evlendiği günden beri bana sürekli baskı yapıyordu. Ama annem evde değilken.
Elimi tekrar kumral, hafif uzun saçlarımdan geçirdim. Annem o adamla mutluysa eğer, bana söz söylemek düşmez. Ama keşke annem bana inansa.
"Hey! Çocuk, hazırlanmadın mı daha, haydi, annen kahvaltı etmeden okula gitmeni istemiyor, benim çok umrumda değil ama annenin umrunda."
Evet, işte bu üvey babamın sesi. Benimle böyle konuşmasına bakılırsa annem evde değildi. Yoksa böyle konuşmaya cesaret edemezdi.
Derin bir nefes aldım, "geliyorum" dedikten sonra pantolonumun cebine not defterimi, kalemimi ve silgimi koydum.
Sonuçta bugün ilk gün, ders işlenmez, yani en azından ben öyle düşünüyorum, hangi psikopat okulun ilk günü ders işler ki?
Aşağıya indiğimde annem gelmişti, birlikte kahvaltıya oturduk, üvey babamın yan yan beni izlediğini fark edebiliyordum. Başımı kaldırıp ona baktığımda başını çevirdi ve kahvaltısını etmeye başladı.
"Akşama gecikebilirim, dükkana yeni mal gelecek onunla ilgilenmeliyim" dedi annem, annem bir tekstil fabrikasının patronuydu. Kadın işçileri istihdam ederdi. Onların işe atılımını sağlamaya çalışıyordu.
"Tabi hayatım, sorun değil, ben bugün erken geleceğim, işim çabuk bitecek, küçük bir temizlik işi var bugün." sırıtıp annemi yanağından öptü.
Ben ise hızla kahvaltımı edip bir an önce gitmek istiyordum.
Kahvaltımı bitirip ayağa kalktım.
"Can, oğlum bekle, bugün okulda ilk günün, şans öpücüğünü almadan mı gideceksin." dedi annem.
Annemin yanına gidip o adamın öpmediği diğer yanağından öptüm.
"Gideyim mi artık, geç kalmak istemem, daha diğerleriyle buluşacağım." dedim.
Annem şefkatle saçlarımı okşadı, "tabi oğlum gidebilirsin, sana biraz harçlık vereyim, artık büyüdün daha çok ihtiyacın vardır." deyip bana yüz lira uzattı.
"Sağol anne benim var." dedim, ama annem cebime sıkıştırdı.
"Şimdi gidebilirsin oğlum, Allah zihin açıklığı versin."
Anneme tebessüm ettim. "Sağol anne, iyiki varsın." deyip, küçük mutfağımızdan çıktım.
"Ben seni geçireyim." dedi üvey babam. Aslında buna gerek yoktu, kim bilir ne deyip canımı sıkacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
General FictionBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...