11- YETİMHANE

1K 128 16
                                    

Müdire hanım güler yüzlüylü ve hafif toplu bir insandı.

"Merhaba Can, haberini aldım oğlum. İnşallah burada kaldığın sürece sıkılmazsın, burada senin yaşında çocuklar da var eminim iyi anlaşacaksınız, şimdi seni kalacağın odaya götüreyim" dedi ve çıktı. Ben de hemen arkasından gittim.

117 numaralı kapının önünde durduk. Müdire hanım kapıyı açtı, hemen içeriden beş çocuk başını uzattı. Onlara dikkat etmeden müdire hanımın arkasından içeri girdim.

İçeriye bir göz gezdirdim. Altı tane yatak yan yana sıralanmıştı. Herkesin kendine ait çalışma masası vardı, ayrıca yatakların yanında her kişi için birer tane komodin vardı, yataklar bazaydı ve bazasını kaldırdığında bir insanın içine rahatlıkla sığabileceği kadar genişti. Yerde ise mavi beyaz desenli bir halı vardı.

Müdire Hanım konuşmaya başladı.

"Çocuklar bu Can, iki sene boyunca sizinle kalacak, yatak numaran 1 Can'cım, ben gideyim siz de konuşun." deyip çıktı.

Çocuklara baktım hepsi de benle yaşıttı. Ancak dikkatimi biri çekti, bu bizim lisedeki Kaya.

"Kaya" dedim kekeleyerek.

"Kaya mı?" dedi. Siyah saçlı gözlüklü çocuk.

"Biriyle karıştırdı heralde" dedi gözlerini kaçırıp.

Ardından yanıma gelip elimi sıktı. "Ben Asaf" dedi. Elini sıkarken hala şaşkındım.

Siyah saçlı gözlüklü olan da yanıma gelip elimi sıktı. "Ben Emir"

"Ben Melih" dedi aynı benim gibi kumral saçlı ama yeşil gözlü olan çocuk.

"Ben Atakan" dedi kahve saçlı mavi gözlü çocuk.

"Ben Semih" dedi esmer olan.

"Tanıştığımıza memnun oldum" dedim. "Ben de Can" ama gözüm hala Kaya'ya benzeyen çocuktaydı.

Asaf arkasını dönüp gidecekken kaşının yanındaki ben'e gözüm kaydı. Bu çocuk kesinlikle Kaya'ydı.

"Kaya" dedim yeniden. "Sen Kaya'sın, sınıf arkadaşıyız" dedim.

"Benim adım Asaf!" diye bağırdı. "Kalın kafalı mısın yoksa anlama zorluğun mu var çocuk, sana adım Asaf diyorsam Asaf'tır!" dedi.

"Tamam" dedim, "özür dilerim benim hatam seni biriyle karıştırdım" dedim.

Derin bir nefes aldı "ben de özür dilerim, sadece karıştırdın" dedi.

Eşyalarımı ve kitaplarımı yerleştirdim.

Hepimiz birbirimize başımızdan geçenleri anlattık.

Asaf ile yataklarımız yan yanaydı. Yataklarımızı ayıran sadece bir komodindi.

Hepimiz yattığımızda Asaf'a baktım. Bu kadar benzerlik olamaz. Acaba Kaya'nın bir ikizi mi var?

Bunları düşünerek uykuya daldım.

Sabah uyandığımda Asaf dışında diğer herkes uyuyordu. Kalkıp okul formamı giydim. Kitaplarımı çantama koydum ve yemekhaneye indim. Kahvaltımı edip okula gittim.

Sınıfa geldiğimde gözüme çarpan kişi Kaya oldu.

"Günaydın, erkencisin" dedim.

Gülümsedi "erken uyanınca bir değişiklik yapıp erken geleyim dedim" dedi.

Ona Asaf'tan bahsetsem mi acaba diye düşündüm ama sonra vazgeçtim.

Ama dikkat ettim Kaya'nın sol kaşının kenarında ben vardı. Yurda gidince Asaf'ınkini de dikkat etmeye karar verdim.

Sırama oturdum ve bizimkilerin gelmesini beklemeye başladım.

Hepsi gelmişti. Hemen yanıma geldiler.

Birlikte sohbet etmeye başladık.

"Evine mührü vurdular" dedi Melis.

"İki sene sonra açtıracaksın kanka zaten haftaya doğum günün" dedi Buğra.

"Sadece bir yıl kalmış olacak" dedi Tuğra.

"Evet ve annemi gururlandıracağım yani en azından ruhunu" dedim. Hala canım acıyordu ama umursamamaya çalışıyordum.

Derslerden sonra iş aramak için dolaşmaya başladım. Sonuçta ortalıkta beş parasız dolaşamazdım.

En son bir kafeye geldim. Şansıma bu olmuştu. Okuldan sonra gelip akşam saat on'a kadar çalışacaktım, ve günlük yirmi beş lira. Bence gayet iyi.

Yetimhaneye dönerken biri beni ara sokağa sürüklemeye başladı. Çığlık atacakken ağzımı eliyle kapattı.

Ara bir sokağa geldiğimizde durdu. Bu adamı görmüştüm. Borçlu olduğumu söylemişlerdi.

"Borcunu ödeme zamanın geldi ufaklık, parayı buldun mu?" dedi.

Başımı salladım. Annemin yarım altınlarını verdim.

"Bir daha karşıma çıkmazsınız değil mi?" diye sordum.

"Çıkmayız" deyip gitti.

Bende rahatlayarak yetimhaneye döndüm.

Yemekhanede yemeğimi yiyip odaya gittim. Asaf dışında kimse yoktu. O da ders çalışıyordu.

"Selam" dedim.

"Merhaba" dedi. Asaf'ın da sol kaşının yanında ben vardı.

"Asaf?" dedim.

"Efendim" deyip bana döndü.

"Sen Kaya'sın değil mi?" bir süre aramızda sessizlik oldu.

"Nasıl anladın?" diye sordu.

"Senin ve Kaya'nın aynı yerinde ben var, ayrıca bizim okulun tarih kitabını çalışıyorsun. Neden geldiğimde inkar ettin?" dedim.

Eliyle alnına vurdu.

"Buradaki herkes beni Asaf olarak bilir, müdire hanım bilir sadece gerçek adımın Kaya olduğunu" dedi.

"Neden böyle bir şey yaptın ki?" diye sordum.

"Yetimhanede büyümek, ailenin olmaması nasıldır bilemezsin, ben doğduğumdan beri buradayım, okuldaki herkese yalan söyledim, arkadaş edinmek zordur." dedi.

"Anladım" dedim.

Ben de ders çalışmak için kitaplarımı çıkardım.

Sonra sıkılıp koridora çıktım, yangın merdivenine gidip oturdum, karşıdaki yetimhanede kızlar kalıyordu.

Gözüme tıpkı benim gibi yangın merdivenine oturmuş bir kız çarptı.

Kızın dalgalı siyah saçlarına hayran kalmıştım. Ben onu izlemeye dalmışken kız başını kaldırıp bana baktı, sonra ise beklmemediğim bir şey yaparak bana gülümsedi.

O an elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırmıştım ayrıca tüm vücuduma ani bir sıcaklık yayılmıştı. Bu kış mevsiminde bu soğukta üzerimdeki montu çıkarasım gelmişti. O ne güzellik öyle keşke ışık olsaydı da güzel yüzünü tamamen görebilseydim.

Bir süre sonra kızın arkadaşları geldi yanına, ben de üşüdüğümü hissedip içeri girdim.

Gidip direkt yatağa yattım. Diğerleri gelmişti, Kaya ise uyuyordu.

İçimdeki tuhaf hisle uyumaya çalıştım.

Üvey Babam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin