Doğruca büroya girdim ve yukarı çıktım. Abim, Selma ablayı göz hapsinde tutuyordu. Arada da onu sıkıştıracak sorular soruyordu.
Hemen yanlarına gittim.
"Abi, aradın mı polisi?" diye sordum.
Selma abla gereğinden fazla sinirliydi.
"Aradım burada olurlar birazdan." dedi.
Bir yandan da ters ters Selma ablaya bakıyordu.
"Bakma öyle, sizden nefret ediyorum." dedi gözlerini kısarak.
"Biz ne yaptık sana?" diye sordum.
"Özellikle senden nefret ediyorum çocuk, senin yüzünden babam hapse girdi."
Babam mı dedi o. Baba dedi.
"Ne babası?" diye sordum.
"Kamuran benim babam" dedi.
Şaşkınlıkla kalakaldım. Ama Kamuran hani evlenmemişti hiç.
"Yalan söyleme" dedim, "Kamuran hiç evlenmemişti ki çocuğu olsun."
"Annenin de çocuğu olmamıştı ilk değil mi? Kamuran'ın büyüttüğü ve nüfusuna aldığı bir kızım ben."
"Nasıl yani?" diye sordum her geçen saniye daha daha tuhaf oluyordu.
"Ben bebekken çöpün kenarında bulmuş beni ve alıp büyütmeye başlamış, babam her zaman senin annene aşıktı en baştan beri. Ama o ne yaptı kabul etmeyip Mesut diye bir adamla evlendi. Babam çok üzüldü. Her gece üzüntüden ağladı ama asla pes etmedi. Ona kavuşmak için yıllarca bekledi. Babanı ortadan kaldırmak zorunda kalsa bile..." dedi.
Benimse başım dönmeye başlamıştı. Gözlerim kararıyordu. Etraf bulanıklaşıp da bayılmadan önce gördüğüm son şey polisin içeri girdiği, sonrasında ise gözlerim karardı ve bayıldım.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Kolumda serum vardı.
En önemlisi abim neredeydi.
Doğrulup oturdum. Yan taraftaki koltukta Tanem oturuyordu. Uyandığımı görünce yanıma geldi.
"İyi misin?" diye sordu.
"İyiyim ama ne oldu? En son polisler gelmişti." dedi.
"Evet polisler abinin sekreterini tutuklayıp götürmüş haftaya duruşması olacak. Abin de seni bana emanet etti. O yokken seninle ben ilgileneceğim." dedi.
"O nerede?" diye sordum.
"En son karakoldaydı. Oradan büroya geçecekti." dedi.
Başımı salladım. "O zaman ben de gitmeliyim." dedim.
"Hiçbir yere gidemezsin, abin beni sıkı sıkı tembihledi. Eve gidip dinlenecekmişsin." dedi.
"Ama-" sözümü aniden kesti.
"Aması maması yok. Serumun bitince seni evine götüreceğim." dedi.
Vay canına bu ne ikna edicilik böyle. Hayır sadece sinirli.
Arabaya binip eve geldiğimizde beni odama kadar destek olarak götürdü. Beni yatağa yatırıp üstümü güzelce yorganla örttü. İki tarafımdan da altlarıma sıkıştırdı. Sıcak durmalıymışım.
"Ben şimdi senin için çorba yapacağım, sen de uslu bir çocuk olup içeceksin, bu arada doğum günün kutlu olsun sevgilim, artık reşitsin. Hediye alamadım üzgünüm." dedi.
"Sen hayatımın hediyesisin, yanımda sen olduktan sonra başka hediyeye ihtiyacım yok." dedim. İçimden geldi ne yapayım.
Yanakları pembeleşirken başını eğdi ve odamdan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
General FictionBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...