26- BULDUK

291 80 11
                                    

Uzunca bir süre bakıştık. Ortamda elle tutulur bir sessizlik oluşmuştu.
Tek ses dışarıdan gelen geçen ve korna çalan araçların sesi ve sokaktan geçen insanların uğultulu sesleriydi.

"Abi, olabilir mi?" diye sordum sessizce.

"Bilmiyorum" dedi, parmaklarıyla alnını ovuşturuyordu. Ben ise abimin endişeli duruşundan daha da tedirgin oluyordum. Onu daha önce hiç böyle endişeli görmemiştim.

"Peki o olduğunu nasıl anlayacağız?" diye sordum alt dudağımı ısırarak.

"Bilmiyorum kafam durdu." derince ofladı. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi.

Bir süre daha sessizlik oldu. Sonunda "buldum" dedi.
...

Şuan birlikte arabayla eve doğru gidiyoruz. Büroda ne bulduğunu sorduğumda bana cevap vermeyip arabada söyleyeceğini söylemişti.

"Abi bulduğun şeyi bana da söyler misin?" diye sordum. Çok merak ediyordum.

"Bu adam içimize kadar girebildiyse her hareketini de gözlemletiyordur. Hazır ol Can bir ay sonra ölüyorsun." dedi.

"Ne? Nasıl yani, ölmek derken?" diye sordum.

"Yani şimdi sen hasta olmuş olacaksın ve bunu Selma'ya söyleyeceğiz. Eğer bir şekilde herhangi biriyle ya da herhangi bir şekilde sana ondan belli bir mesaj gelirse hastalığınla ilgili olarak, böylece Selma'yı yakalayabiliriz." dedi. "Yani gerçekten hain o ise."

"Abi mükemmel bir plan bu" dedim. Böylece içimizdeki o kişiyi ortaya çıkarabilecektik.

...

Abimin hastanede çalışan bir arkadaşı varmış ismi Pelin. Ondan yardım istemiştik. Elimizde kanıt olmalıydı değil mi, hasta olduğuma dair.

Önce polise gidip durumu anlattık. Polis olumlu karar verirse yeni bir dava açacaktık.

Polis onay verir vermez, soluğu hastanede aldık. Polis iznini gösterip ağır hasta raporu aldık bana.

Sonra da başka işimiz kalmayınca eve döndük. Abimle yeni bir uğraş yapmak için mantı yapmaya karar verdik. İlk defa yapacaktık, inşallah güzel olur.

Abim telefondan mantı tarifini açtı ve onu masanın üzerindeki baharat kavanozuna yasladı.

Malzemelere baktı ve dolaba yönelip un, yumurta, kıyma, baharatlar, yourt ve salça çıkardı.

"Ben hamuru yoğurayım sen de yoğurtla salçalı sosu hazırla olur mu?" dedi.

Kabul edip raflardan derin bir kase aldım. Çekmeceden iki kaşık aldım, en alttaki büyük çekmeceden ise bir tane tava aldım.

Yağı tavaya koydum ve onu ocağa yerleştirdim. O biraz kızınca içine salça ekledim ve tahta kaşıkla güzelce katıştırdım. O hazır olunca da yoğurdu hazırladım.

Abim hamuru yoğurmuş küçük parçalara bölmüştü.

"Oluyor mu abi?" diye sordum.

"Çok iyi gidiyor, sen hazırladın mı?" diye sordu.

"Evet" deyip yanına ilerledim.

"Sana zahmet şu kıymayı kavurur musun? Hamuru açtığımızda hazır olsun." dedi.

"Tabiki" deyip kıymayı aldım ve başka bir tavada da onu kavurdum. Hazır olunca bir kaba koyup masaya yaklaştım.

Abim hamurları incecik yazmıştı. İki tane bıçak alıp yanına ilerledim.

Bıçaklardan birini onun yanına bıraktım. Diğeri ile de bir tane hamuru ince ince kesmeye başladım.

Kestikten sonra onları küp küp olacak şekilde yanlamasına kestim. Abimle kesme işlemimiz bitince kavurduğum kıymadan küçük parçalar alıp küp şeklindeki hamurların ortasına koyup sımsıkı kapattık. Daha yarısına yeni gelmiştik ki abim, "eyvah!" dedi.

Üvey Babam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin