Titreyerek uyandım. Odamın ısısı iyiydi, ama ben daha kötü olmuştum. Zaten nasıl iyi olabilirim ki, doğru dürüst ilaç bile içemedim. Ne dedi Kamuran "sana ben baktığım sürece iyileşmene asla izin vermem." belki de uzunca bir süre iyileşmeyi unutmalıyım.
Neyse...
Annem dönmedi mi acaba.
Kolumdaki saate baktım, saat beş olmuş, bunca zamandır uyudum mu ben.
Ayrıca hiçbir uzvumu dışarı çıkarmak istemiyorum, donuyorum.
Yorganıma biraz daha sarıldım. Karnım da ağrımaya başladı.
Odamın kapısı açıldı ve elinde bir kase çorbayla üvey babam içeri girdi.
Onu görünce yorganıma biraz daha sığındım.
"Seni böyle korkuttuğumu bilmek güzel." dedi ve yatağımın baş ucuna oturdu.
"Şunu içmen gerekiyor ki sonradan annen bana sarmasın.""İstemem, içine zehir koymuşsundur." dedim.
Dudaklarını büzdü, "inşallah bir gün o da olacak, merak etme, ama şimdi değil şimdi sırası değil." dedi.
Sonra kaşığı kaseye daldırdı. Çorbayı dudaklarıma uzattığında buz gibi çorba tadı daha da üşümeme sebep oldu.
"Çok soğuk" dedim sesim titreyerek.
"Bu kadar yaptığıma razı ol, yapmayadabilirdim. Şimdi söylenme ve iç şunu." dedi ben çorbayı titreyerek içerken o, ben daha içmeden yenisini içiriyordu.
Resmen içim dondu.
Daha sonra ilaçlarımdan tek tek çıkarıp yine saksımın dibine boşalttı ve suyla eritti.
Sonra odamdan çıktı. Ben de yorganı başıma kadar çektim.
"Çok soğuk" söylene söylene uyumaya çalıştım, yatağın içinde cenin pozisyonu alarak yatmaya devam ettim. Başım çatlıyordu.
Uyuyamadım...
Annem akşam dokuz da dönmüştü.
Beni kontrol etmek için yanıma geldi.
Uyanık olduğumu görüp baş ucuma oturdu."Oğlum, daha iyi misin? Yedin değil mi yemeğini?"
"Yedim" dedim yorgana sarılarak. Annem ateşimi kontrol etti. "Hala ateşin var akşam ilacının saati gelmiştir." dedi ve odamdan çıkıp ilaçlarımla döndü.
"İç bakalım şunları" dedi.
"Anne bunları günde kaç kez içmem gerekiyor?" diye sordum.
"Üç kez içeceksin zaten baban içirmiş olmalı." dedi.
"Hayır içirmedi, ilaçlarımı saksımın dibine döktü ve eritti suyla." dedim bir umut bana inanmasını umarak.
"Telefonda konuştuk oğlum, içirdiğini söyledi, senin de hasta olduğunu ve sayıkladığını söyledi." dedi.
"Anne bir kez olsun bana inan, sana yalan söylemiyorum." diye sitem ettim.
"Tamam oğlum, babanı çağıralım ona da anlat istersen."
"Yalan söyleyecek." diye mırıldandım.
Annem salona gitti ve ikisi beraber ellerinde çay bardaklarıyla yanıma geldiler.
"Şimdi söyle oğlum." dedi annem.
Önce yutkunma isteğime karşı koyamayıp sert bir şekilde yutkundum. Daha önce anneme anlattığımda dövülmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
Fiction généraleBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...