Çalıştığım kafeye geldim. Bugün ilk iş günüm olacak. İnşallah fazla yorulmam.
İçeri girip personel odasına girdim. Üzerime kırmızı t-shirt giydim. Önüme de garson önlüğünü bağladım. Evet garsonluk yapacağım.
Çıkıp kasaya yöneldim. İçeride çok kişi yoktu şimdilik.
Kasada beklerken bizim okuldan, son sınıf beş çocuk girdi. İkisi kız idi. Boş bir masaya oturup sohbet etmeye başladılar.
Ben de hemen çekmeceden bir not defteri ve kalem alıp yanlarına ilerledim.
"Hoşgeldiniz efendim, siparişinizi alabilir miyim?" diye sordum.
Toprak, "burada mı çalışıyorsun?" diye sordu.
"Evet" diye yanıtladım onu, ardından siparişlerini söylemelerini bekledim.
Toprak ve Ferman birer tane latte istedi.
Deniz ve Alya meyve suyu, Ateş ise bir bardak çay istedi.
Siparişlerini not edip geri döndüm ve hazırlamaya başladım.
Hazırlayıp bardakları tepsiye koydum ve yine yanlarına ilerlemeye başladım. Biraz yaklaşınca durmak zorunda kaldım. Çünkü benden söz ediyorlardı.
Toprak, "çocuklar duyduğuma göre Can, yetimhanede kalıyormuş."
Alya, "niye ki evi yok muydu onun?"
Ferman, "galiba üvey babası evden kovmuş."
Ateş, "babası yok sanıyordum."
Deniz, "benim de babam üvey olsa ben de babam var demezdim heralde" dedi.
Toprak, Deniz'i onayladı.
"Peki ya annesi" dedi Deniz, "bir anne çocuğunu nasıl sokağa atar."
Ellerim titremeye başlamıştı. Ama yine de sakin kalıp dinlemeye devam ettim. Konuştuklarının hiçbirinde haklılık payı yoktu.
Toprak, "annesi vefat etmiş, bir buçuk ay kadar oluyormuş." dedi.
Tüm gruba bir sessizlik çökmüştü. Sonunda Alya, "çok üzüldüm, onun yerinde olmak istemezdim. Düşünsenize çocuklar, eviniz var ama yaşıt olmadığınız için orada yaşayamıyorsunuz, anneniz yok babanız yok, genç yaşta çalışmaya mahkum ediliyorsunuz."
Deniz, "öyle, Allah yardımcısı olsun, zor günler geçiriyor olmalı." dedi.
Benim hakkımdaki konuşmanın bittiğini anlamıştım. Yanlarına ilerledim ve siparişlerini masaya bıraktım.
Dönerken teşekkür ettiklerini duydum ama geri dönüp bakmadım.
İnsanların bana acıdığını görmek kalbimi kırmıştı.
Acınacak bir durumum yoktu benim. Sonuçta on yedi yaşıma basmıştım, sadece bir yıl kalmıştı kendi evimde yaşamama.
Moralim yerle bir olmuştu. Akşama kadar çalıştıktan sonra, çıkış saatinde yine personel odasına gittim ve üzerimi değiştirdim. Çıkarken de patrona uğrayıp ücretimi aldım.
Sokakta dalgın dalgın yürürken yurdu iki sokak geçtiğimi farkettim ve geri döndüm.
İçeri girdim, girdiğimde Tanem'in beklediğini gördüm. Hemen yanına ilerledim.
"Selam, niye soğukta burada bekliyorsun?" diye sordum.
"Şey, yangın merdiveninde seni göremeyince çıkıp seni görmek istemiştim, sonra seni yeni gelirken görünce de bekleyeyim dedim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
Ficción GeneralBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...