Ertesi sabah abimle güzel bir kahvaltı ettik. Gözleri yorgunluktan hafif kırmızı görünüyordu.
"Abi! Bir gelişme var mı?" diye sordum.
"Henüz yok, Selma'da araştırıyor. Ama bulduklarımız da üvey babanı tanımıyormuş." dedi.
"Abi çok yoruluyorsun, lütfen uğraşma artık, seni çok seviyorum ben. Benim için o kadar şey yaptın zaten. Ben senin hakkını ödeyemem." dedim.
"Olmaz öyle şey, ben de seni seviyorum kardeşim benim. Ama seni kurtarmam lazım, sen benim kardeşimsin." deyip masadan kalktı.
"Harçlığın var mı?" diye sordu.
"Var" dedim.
Abim ise elini cebine sokup iki yüz lira çıkardı yine ve elime sıkıştırdı.
"Teşekkür ederim abi." dedim.
Gülümsedi ve "önemli değil, hadi bakalım kahvaltını bitir ve sonra doğru okula, benim de bugün iki tane duruşmam var." deyip çıktı evden.
Ben de birkaç dakika içinde kahvaltımı bitirip masayı topladım ve çantamı omzuma atıp evden çıktım.
Bizimkilerle buluşmak için durağa gittim. Hepimiz toplandığımızda okula doğru yürümeye başladık.
"Ya çok teşekkür ederim Can. Cansu çok iyi bir kıza benziyor." dedi Peker.
"Önemli değil Peker'cim, kız seni sevmiş."
Konuşa konuşa okula vardık. İçeri girip bir köşeye geçtik.
Biz konuşurken kız ve erkek arkadaşlarımız yanımıza geldi. En son Cansu'da gelince herkes sevgilisiyle bir yerlere gitti yalnız kalmak için. Ben de Tanem'i alıp kantine götürdüm.
"İstediğin bir şey var mı?" diye sordum. Başını hayır anlamında salladı.
Ben de kantinci kadından iki bardak çay ve yanına bisküvi istedim. Siparişim gelince Tanem'in yanına gittim. Birlikte ders başlayana kadar çay içip bisküvi yedik.
Sonra sınıfa gittik. Edebiyat dersi vardı ve yazar eser eşleştirmesi yapıyorduk bugün.
Ateşten Gömlek ve İnce Memed adlı kitapları okumayı istiyordum. Tüm eserler vardı bende ama bu ikisi yoktu. Okul bittikten sonra alayım.
Okuldan sonra Tanem'i alıp romantik komedi izlemeye götürdüm.
O biletleri alırken ben de patlamış mısır aldım ve yanına gittim. Kesekağıdının birini ona uzattım, alınca birlikte filmi izlemeye başladık.
Film yaklaşık iki saat sürdü. Sonra Tanem'i yemek yemeye götürdüm, birlikte yemek yedik, sohbet ettik.
Zaten hava da bayağı kararmıştı. Tanem'i yurda bırakıp kitapçıya gittim. Kitapçıdan istediğim kitapları aldım.
Önüme bakarak yürürken biri omzuma çarptı, elimdeki kitaplar yere düşmüştü.
"Hey! Biraz daha dikkatli olun lütfen." dedim ve kitaplarımı almak için eğildim. Bana çarpan kişi de eğildi ve bana yardım etti.
"Özür dilerim ve-evlat, şu kitabı merak ettim, bir göz atmamın sakıncası var mı?" diye sordu.
"Hayır yok." deyip kitabı ona uzattım. Adam kitabı bir süre inceledi. "Bundan ben de almalıyım, teşekkürler." deyip yanımdan ayrıldı. Ben de yoluma devam edip eve geldim.
Şansıma abim evdeydi, yaşasın!
Kapıyı çaldım. Abim açınca gülümsedim.
"selam!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
Ficción GeneralBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...