"Kim söyledi?" dedim sesimin titremesini bastırmaya çalışarak.
"Erinç ve huzur söyledi." dedi.
"Onlar kim? Adamlarından birileri mi?" diye sordum.
Allah aşkına bir insan peşime kaç tane adam takabilir ki!
Güldü, sanki anlamadın değil mi? Der gibiydi.
"Ne gülüyorsun, cevap ver!" diye bağırdım.
"Bağırma çocuk, yani dilini kesmemi istemiyorsan."
Ha bir de tehdit.
Bir cesaretle "sen hapistesin ve ömrünün sonuna kadar orada kalacaksın, çürü orada inşallah" dedim ve cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne kapattım.
Tolga abim birden ayağa kalktı ve "kalk Can, emniyete gidiyoruz, cezaevi müdürüyle görüşmek için izin alacağız." dedi.
"Tamam" dedim ve yukarı çıkıp kot pantolonumu giydim. T-shirtüm iyiydi.
Tolga abim kapının yanındaki asılı duran kancadan arabanın anahtarını aldı ve çıktı, ben de onu takip ettim.
Birlikte arabaya bindik ve emniyet müdürlüğüne geldik. Cezaevi müdürüyle görüşmek için izin istedik emniyetten.
İzin kağıdı çıkarılıp imzalanınca dosdoğru üvey babamın kaldığı cezaevine geldik.
Ancak sorun şu ki müdür yokmuş. Buna şaşırdık mı 'hayır', çünkü zaten akşam olmuştu adam evine gitmiştir.
Biz de mecburen eve geri döndük.
"Sabah gideceğiz, hadi bakalım uyuyalım artık iyi geceler." dedi Tolga abim.
"İyi geceler" dedim ve yukarı çıktım. Pijamamı giyip yatağa yattım. Düşünürken uyuyakalmıştım.
Sabah kalkıp üzerimi giyindim ve elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Tolga abim koltuğun üzerine oturmuş masanın üzerine de laptopu koymuş bir şeyler yapıyordu.
"Günaydın" dedim.
Başını çevirip "günaydın Can" dedi ve işine geri döndü.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Şu Erinç ve Huzur'u araştırıyordum. Acaba adamın adı Erinç Huzur mu? Yoksa ikisi ayrı ayrı birer isim mi?" dedi ve yine bilgisayara döndü.
Bilgisayara baktığımda beşyüzden fazla Erinç ismiyle karşılaştım ayrı bir dosya da ise Huzur isimleri vardı.
"Hangisi olduğunu nereden bileceğiz?" diye sordum.
"Hepsinin adını indirdiğim programa yazacağız ve kim olduklarını öğreneceğiz, numarada yaptığımız gibi." deyip beni aydınlattı.
"Anladım" dedim ve ben de nasıl yaptığını izlemeye başladım.
"Erinç Alba: 32 yaşında 1.65 boy bilinen herhangi bir sabıka kaydı yok. Hıımm bu değil ele."
"Erinç Berrak: 54 yaşında 1.75 boy bilinen herhangi bir sabıka kaydı yok."
"Erinç Cennet: 25 yaşında 1.90 boy sabıka kaydı yok."
Böyle böyle uzayıp gidiyordu sıra.
"Ben en iyisi kahvaltı hazırlayayım abi, birazdan cezaevi müdürüyle görüşmeye gideriz." dedim.
"Tamam, sen hazırla ben de biraz daha bakayım şunlara." dedi ve işine döndü. "
Ben de mutfağa gidip ne var ne yok biraz bakındım. Sonra ise aklıma çok daha güzel bir şey geldi ve iki tane patates çıkarıp soymaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Babam
Ficção GeralBu benim ilk kitabım. Yazım hatalarımın farkindayim ama ilk olduğu için o hatalar anı olarak kalsın istiyorum. ☺️ Not: klasik üvey baba,kız ilişkisi değildir. Not 2: bu uyarıyı yeniden koymak durumundayım... Sevgili okurlarım kitabımın başrolü erkek...