4.Bölüm; Seçilmiş Olan?

7.6K 1K 747
                                    

Çan sesleriyle gözlerini açmıştı mavi saçlı. Açar açmaz yüzüne yapışan zarf yüzünden neye uğradığını şaşırsa da aklına gelenle anında yerinden fırlamış yüzündeki zarfı alıp açmıştı.

İlk görev buradaydı işte! Siyah ojeli parmaklarıyla katlı kağıdı da açıp ilk haftanın görevini okumaya başladı.

Seçilmiş olanı bul ve mühürle.

Seçilmiş olan mı? Jisung'un böyle bir görev gelmesini beklemediği kesindi. Bir süre ne için seçilmiş olabileceğini düşündü. Aklına pek bir şey gelmediği için şimdilik sadece düşünecekti. Bir haftası vardı nasılsa önemli olan erken tamamlamak değildi. Tamamlamaktı.

Gözlerini ovarak dağılmış saçlarını karıştırdı. Elini yüzünü yıkamaya üşendiği için büyüyle temizledi ve yine aynı şekilde giyindi.

Siyah yırtık kot pantolonunun üstüne yine siyah geniş cepli bir hoodie giymişti. Pantolonuna gümüş zincirler taktı. Yine gümüş olan küpelerini de. Gözlerine de siyah kalemini sürdüğünde hazırdı.

Çizmelerini giyip asasını sıkıştırdı. Bugün Jeremy'yi yanına alacaktı dünden sonra biraz korkmuştu. Yılanını besledi ve tabii ki kirazlarını cebine doldurmayı unutmadı.

Bu sırada hala seçilmişin kim olduğunu veya ne olduğunu bulmaya çalışıyordu. Eşya olabilir miydi? Bilmiyordu. Bir insansa peki, önemli biri olmalıydı. Hiç duymuş muydu?

Seçilmiş, seçilmiş, seçilmiş... Duymamıştı.

Evden çıkıp ortak alana doğru yürüdü. Arkadaşlarına sormalı mıydı? Kafasını hafifçe iki yana salladı kendi kendine. Biraz daha kendisi düşünecekti.

Ortak alana vardığında arkadaşlarını görememişti. Bacağındaki yılanı tısladığında önce ona sonra da baktığı yöne baktı Jisung.

Lee know kendi masalarında oturmuş Jisung'a sırıtıyordu. Jisung'un kaşları ister istemez çatılmıştı. Ne yani o biliyor muydu seçilmişin ne olduğunu? İmkanı yok diye düşündü Jisung.

Blöf yapıyor,kanma.

Çatılmış kaşlarını saniyeler içinde düzeltip Lee know'a alaycı gülümsemelerinden birini gönderdi. Sonra da öpücük atıp arkasını dönerek iksir dükkanlarından birine girdi.

Neden dükkanlardan birine girdiğini bilmiyordu. Sadece ayaklarını takip etmişti.

Rengarenk şişeler ve taşlar arasında dolaştı bir süre. Bir şeye ihtiyacı olup olmadığını düşündü. Olmadığına karar verdiğinde dükkandan ayrıldı. Bu sırada aklını bir düşünce ele geçirmişti. Seçilmiş acaba bir taş olabilir miydi? Ölüm taşı, Yaşam taşı? Sanmıyordu o zaman çok kolay olurdu.

Kirazlarını yiyerek bu sefer arkadaşlarının oturduğu az önce boş olan masalarına doğru ilerledi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kirazlarını yiyerek bu sefer arkadaşlarının oturduğu az önce boş olan masalarına doğru ilerledi. Lee know hala aynı yerinde, Bin'le bir şeyler konuşuyordu.

Poisoned For You///MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin