44.Bölüm; Zaman

5.6K 824 599
                                    

Jisung düşünceli bir şekilde yatağa uzandığında Minho da yanındaki yerini almıştı. Arkasından kollarını beline sararak kendine yaslayıp üstlerini örttü. Jisung hala kalbinin hızlanmasına engel olamıyordu.

"Neden durgunsun?"

Minho'dan gelen soruyla yutkunmuştu. Kolları arasında ona doğru döndü. Aşık olduğu yakışıklı yüzü inceledi dikkatlice. Acaba bebekleri kime benzeyecekti? Minho'ya benzemesi için dualar etmişti bir anda.

"Değilim."

Minho kaşlarını çatarak Jisung'a biraz daha yaklaştı.

"Bunu anlayabilecek kadar iyi tanıyorum seni. Bana söylememen kalbimi kırıyor."

Jisung uzanarak çok sevdiği dudaklara bir öpücük bıraktı.

"Bana biraz zaman verir misin? Öylece söyleyebileceğim bir şey değil bu."

Minho kafasıyla onayladı onu. Sonra da sıkıca sarılarak saçlarını öptü. İstediği şey zamansa bunu ona verebilirdi değil mi?

"Seni seviyorum."

Jisung duyduğu şeyle anında Minho'ya baktı. Kalbinin teklediğini hissetmişti. Büyük olan kendi kendine gülmeye başladığında kaşlarını çattı istemsizce.

"Birkaç ay önce bana seni seveceğimi söyleseler ağız burun dalardım."

Jisung da onunla birlikte gülerken onu onaylamıştı. Sonra tek elini Minho'nun yüzüne çıkararak yanağını okşadı.

"Ben de seni seviyorum Minho."

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Changbin arkası dönük bedeni kendine çekerek sarıldı. Felix bu hareketle gülmüştü.

"Ne gülüyorsun?"

"Bir şeye sarılamadan uyuyamadığını unutmuşum."

"O yalana inanmış mıydın gerçekten? Sana sarılmak istediğim için sarılmıştım ve mantıklı bir sebep bulamamıştım."

"İnanmamıştım zaten."

"Hoşuna gitmediğini söyleyemezsin."

Felix kafasını aşağı yukarı salladı.

"Söyleyemem."

Changbin görüş açısındaki beyaz boyuna gömmüştü kafasını. Sakince nefesini verirken aynı zamanda yavaş yavaş öpüyordu.

"Çok güzelsin Lix."

Felix cevap vermedi, az sonra kalbinin ağzından fırlayacağına yemin edebilirdi. Buna alışabileceğini de düşünmüyordu. Ne zaman Changbin ona yaklaşsa kalbi hızlanıyordu. Gerçek aşk da bu değil miydi zaten?

Changbin tek eliyle Felix'in elini tutup dudaklarına götürerek zarifçe öpmüştü. Bunun üzerine Felix ona doğru dönerek en parlak gülümsemesiyle baktı.

Changbin bu sefer de onu tam gülümsemesinin üstünden öpmüştü. Sırasıyla burnuna ve çillerine de öpücüklerini bırakırken mırıldanıyordu. Felix ise gözlerini kapatmış bu anın tadını çıkarmaya odaklanmıştı.

"Yıldızım, her şeyim."

Felix şu an ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu. Gözlerini açıp dolu gözleriyle Changbin'e baktı. Sonra da sarılıp kafasını göğsüne gömmüştü.

Changbin çok sevdiği saçları okşadı. Bir eliyle hala Felix'in elini tutuyordu. Bir süre sonra ikisi de huzurlu bir uykuya doğru çekilmişlerdi.

Poisoned For You///MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin