Sabah olduğunda odaya giren alışılmadık güneş ışığı Jisung'un yüzüne vururken uyanmıştı. Şimdi insanların bundan neden nefret ettiklerini anlıyordu. Gözleri acımıştı!
Gözlerini açmadan elini yatağın sağ tarafına atarak Minho'yu bulmayı hedefledi. Doğru hedeflemişti hedeflemesine ama Minho birden yüzüne inen tokatla neye uğradığını şaşırmıştı.
"Ah! Jisung ne yapıyorsun?"
Jisung ona doğru döndü. Zor da olsa gözlerini açıp sevgilisine bakmıştı. Yanağını tutan Minho her ne kadar sinirli gözükse de dışarıya doğru çıkan dudakları onu sevimli gösteriyordu. Jisung kıkırdayarak ellerini Minho'nun yüzüne çıkarıp dudaklarına küçük bir öpücük verdi.
"Özür dilerim. Gözlerimi açamıyordum."
Minho Jisung'un büzdüğü dudaklarına baktı, sinirli halinden eser kalmamıştı. Gülümseyerek elini yanağından çekip yatakta doğruldu.
Jisung da yatakta doğrulduğunda kalçasına saplanan acıyla anında durmuştu. Minho onun neden kalkmadığını anlayamayarak ayakta ona bakıyordu. Jisung ise yavaş çekimde ve birazcık da sinirli bir şekilde bakışlarını ona çıkardı.
Minho ne olduğunu anlamış olacak ki gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Jisung'un yanına yürüyüp onu tek hamlede kucağına aldı.
Jisung halinden memnun bir şekilde sevgilisinin boynuna kollarını dolamıştı. İkili banyoya geldiklerinde Jisung'u yere indirdi Minho. Küçük olan dişlerini fırçalarken o da üstünü değiştirmeye gitmişti.
Jisung işini bitirince yürümek amacıyla bir adım atmıştı ama kalçası gerçekten çok acıyordu. Hamilelik yüzünden daha hassas olmuştu anlaşılan. Zor bela banyodan çıkmayı başardığında Minho saçlarını düzelterek yanına geldi. Yanağına sulu bir öpücük bırakıp elini Jisung'un önüne doğru uzattı. Birden elinin üstünde oluşan ağrı kesici ve suyla Jisung şaşırmıştı.
Alıp içtikten sonra kendini yandaki yatağa bıraktı. Bu tatil insanların arasında olduğu için hiçbiri asasını yanında getirmemişti. Fakat Minho'nun asaya ihtiyacı olmadığını unutmuştu.
Bir süre sonra ilaç etkisini göstermeye başlamıştı. Jisung ayaklanarak üstünü giyindi hızlıca. Minho onu beklemişti. Birlikte odadan ayrılıp Changbin ve Felix'in kapısını çaldılar.
Bir süre sonra hepsi toplanmışlardı. Güzel bir kahvaltının ardından Jeongin'in hiç sevmediği bir yere gidiyorlardı. Deniz.
Jeongin denizi çok az görmüştü, bu yüzden uçsuz bucaksız olması onu korkutuyordu. Gururuna yediremediği için abisi hariç kimse de bilmiyordu. Şezlonglara varana kadar istemsizce Hyunjin'in elini sıktığını fark etmemişti bile. En sonunda herkes oturduğunda Hyunjin Jeongin'e dönmüştü.
"Elimi acıtıyorsun, bir sorun mu var?"
"Ha? Ah, çok özür dilerim. Hayır bir sorun yok."
Hyunjin buna inanmamış bir şekilde gözlerini kısmıştı. Sonraysa boşvererek getirdikleri güneş kremini bolca eline döktü. İyice yüzüne yedirdikten sonra herkes birbirini kremleme işini bitirmiş gözüküyordu.
Minho Jisung'un elinden tutarak denize doğru koşmaya başladı. Seungmin ve Chan çoktan denizdeydiler. Karanlık hayatlarına bu tatil çok iyi gelmişti.
Felix yavaşça ayağa kalktı. Denize doğru yürümeye başladığında kenarda oturarak kumdan kale yapan küçük çocuk dikkatini çekti. Yönünü o tarafa çevirip çocuğun yanına otururken düşünmemişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poisoned For You///Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer. Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile... TANITIMI ATLAMAYIN...