(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer.
Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile...
TANITIMI ATLAMAYIN...
Görevin gelmesinden beri bugün 3.gündelerdi ve Jisung aradığı şeyi bulmasının sevinciyle o gün görevine odaklanmak istediği için arkadaşlarına onlarla buluşamayacağına dair büyüyle bir mesaj göndermişti. İşi erken biterse belki görüşürlerdi tabii.
Çalan birkaç müzikten sonra dolabının karşısına geçti, bugün kendine ayrı özenmek istemişti çünkü mutluydu.
Siyah dar deri pantolonunu ve çizmelerini giydi önce, ardından üstüne koyu haki bir gömlek giydi ve sadece bir tarafını pantolonuna sıkıştırdı. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı, son olarak sağ koluna taktığı aksesuarıyla görüntüsünü tamamlamış oldu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Akmış mavi saçlarının rengini uğraşmak istemediği için büyüyle yeniledi, tekrar iyice lacivert olmuştu.
Büyüyle boyanan saçlar geçici oluyordu,genellikle günü kurtarmak içindi. O yüzden bir ara saçını tekrar boyamayı aklına not etti Jisung.
Şimdiki rotasının neresi olduğundan emin değildi. Yani resimde gördüğü o aydınlık yer Eunkwang'ın mezarı olmalıydı. Altında yazandan bunu anlamıştı Jisung.
Sağ bacağındaki çizmesine eğildi ve asasını çıkarıp havaya, önüne salladı.
"Sendero!*"
Önüne açılan yeraltı dünyası haritasına keyifle baktı. Bu öyle normal bir harita değildi tabii ki her yeri ayrıntılı ve resimleriyle gösterirdi. Jisung kitapta gördüğü resmi aramaya başladı.
Birkaç dakikalık arama sonucunda bulabilmişti. Şansına yakın bir eyaletteydi. Bu sefer doğru yapabilmeyi deneyerek gördüğü resmi aklında canlandırıp kendini ışınladı.
Gözlerini açtığında devasa bir yerdeydi. Tam olarak ne olduğunu anlamamıştı. Bir eve benziyordu ama aslında mezardı da.
Şaşkınlıkla açık kapıdan içeri girdi. Sahi kapı neden açıktı? Ondan önce birileri mi gelmişti? Bu durum biraz moralini bozsa da nasılsa en çok görevi tamamlayanın kazanacağını kendine hatırlattı Jisung.
Uzun koridorda yürümeye başladı, çizmelerinin çıkardığı ses evin(?)içinde yankılanıyordu. Bu ses nedense Jisung'un özgüvenini arttırıyordu. Adımlarını daha sağlam atmaya başladı. Yanında getirdiği kirazlardan bir tanesini ağzına attı.
En sonunda sol taraftaki bir yerden koridora süzülen ışık hüzmesi dikkatini çekmişti. Aydınlık yer burası olmalıydı. Adımlarını hızlandırıp o tarafa döndüğünde ağzı bir karış açık kalmıştı.
Ne kadar karanlığı seviyor olsa da burası gerçekten çok güzeldi. Sonsuza kadar bıraksalar burada yaşayabilirdi. Yan yana dizilmiş kitaplar, etrafta uçan kelebekler, her yerde olan yeşil bitkiler...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
