Yeni görevin gelmesine bir gün kalmıştı. Jisung, Felix ve Hyunjin'le birlikte ortak alanda her zamanki yerlerinde oturuyordu.
Bu sefer arkalarındaki masa da tam doluydu. Minho, Changbin ve Jeongin yerlerindeydi. Changbin Jeongin'in yanaklarını sıkmaya çalışıyordu. Minho ise bu manzaraya gülümsemekle meşguldü.
"Sonra işte güçlerini birleştirip kurtardılar Sky'ı."
Jisung arkadaşlarıyla birlikte Felix'in yaptığı kurabiyeleri yerken geçen izlediği Winx filmini anlatıyordu. Tam o sırada Hyunjin'in yanındaki sandalye çekilmişti.
"Selam çocuklar, bir şey bölmüyorsam oturabilir miyim?"
"Tabii Eric, hoşgeldin; çocuklar bu Eric bazen birlikte dans ederiz oradan tanışıyoruz."
"Biliyorum Lix, biz de birkaç gün önce tanışmıştık."
"Sanırım bir tek biz tanışmıyoruz. Ben Hwang memnun oldum!"
Bir süre hep birlikte sohbet edip iyice tanışmışlardı. Hyunjin Eric'le çok iyi anlaşmıştı. Kafa yapıları da benzerdi.
"Eee Eric, bizim hayatımız biraz monoton. Sen de var mı bir şeyler?"
Hyunjin her ne kadar aşk hayatını baz alarak sormuşsa da Eric o anlamda cevap vermemişti.
"Aslında evet. Şu sıralar birkaç iksir üzerinde çalışıyorum. Tamamlayabilirsem sizlere de göstermek isterim. Magikós'la birlikte götürmek her ne kadar zor olsa da deniyorum."
Bu şekilde cevaplamasına masadaki herkes memnun olmuştu. Tabii Hyunjin biraz da hayran olmuştu galiba. Eric her konuda yetenekli gibi gözüküyordu.
Jisung evden getirdiği kirazlarını teker teker yerken arada bir sohbete dahil olmayı tercih etmişti. Böyle muhabbetler onu biraz sıkıyordu açıkçası.
"Hanji, kirazlarından bir tane alabilir miyim? Çok severim de."
Eric'ten gelen soruyla kaşlarını kaldırdı Jisung. Bu çocuk sonunda gözüne girmeye başlamıştı. Kafasını olumlu anlamda sallayıp kirazlarından uzattı.
"Dans ettiğini söylemiştin Eric. Şu arkamdaki şeyle tanışıyor musunuz?"
Hyunjin eliyle Minho'yu işaret edip sesini biraz alçaltarak sormuştu. Jisung Hyunjin'in sorusuyla şaşırdı. Lee know'nun dans ettiğini bilmeyen bir tek kendisi miydi yani? O sırada Eric ise düşen suratıyla Hyunjin'i cevaplamıştı.
"Maalesef, pek anlaşabildiğimiz söylenemez."
Hyunjin rahatlamış bir şekilde nefes verip bir kolunu Eric'in omzuna atarken konuştu.
"Oh be, biz de hiç sevmeyiz o manyağı; hele Hanji hiiiç sevmez."
Hyunjin bilerek 'hiç'e vurgu yapıp Jisung'a bakmıştı. Jisung ise cevap vermeyerek gözlerini devirdi sadece. Hiiiç sevmiyor muydu gerçekten? Belki tek i'li sevmiyor olabilirdi. 3 tane i olacak kadar da sevmiyor değildi.
Kafasını iki yana sallayarak düşüncelerinden kurtuldu. Tam o sırada Minho konuşmayı duymuş, bu tarafa dönerek bir elini Hyunjin'in omzuna koymuştu. Hyunjin'e sinir oluyordu gerçekten.
"Kimmiş şu manyak, merak ettim."
Hyunjin cevap vermek için ağzını açmıştı ki Eric ondan daha hızlı davrandı.
"Sensin."
Minho'nun tek kaşı alayla kalkarken Eric'e doğru dönüp konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poisoned For You///Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer. Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile... TANITIMI ATLAMAYIN...