"Felix ne saçmalıyorsun?"
"Gayet net bir şey söyledim?"
Felix gözünden akan yaşı tek eliyle silerek burnunu çekmişti. Changbin ise sinirle ayağa kalkıp üstünü değiştirerek kendini odadan dışarı attı. Felix'i üzmek istemiyordu ama bu yaptığı ona çok saçma gelmişti.
Gece yarısı olmasını umursamadan Minho'yla konuşmak için onların odasının önüne yürüdü. Şu an mantıklı hiçbir şey düşünemiyordu. Kapıya sertçe bir iki kez vurduğunda bir süre sonra dağılmış saçlarıyla Minho açmıştı. Çok geçmeden Jisung da arkasında belirdi.
"Bin? Ne oldu?"
"Konuşabilir miyiz?"
Jisung Felix'e bir şey olmasından korktuğu için araya girdi.
"Felix'e kötü bir şey mi oldu?"
"Kavga ettik."
Minho kapıyı aralayıp Changbin'in geçmesi için bekledi. Üçü birlikte içeri girerlerken Jisung yatağa Changbin ve Minho ise koltuğa oturmuşlardı.
"Ne oldu anlat."
Changbin derin bir nefes vererek yumruğunu sıktı.
"Sigara içtiğim için ayrılmak istedi."
"Ne?"
Minho şaşırırken Jisung ise sessiz kalmıştı.
"Benimle bir gelecek göremiyormuş, çocuğunuz olursa babasız kalırmış falan."
"İyi de bunun için ayrılması biraz saçma değil mi?"
"Değil."
Jisung'tan gelen sesle konuşan ikili ona doğru dönmüştü. Changbin tekrar sinirlendiğini hissediyordu.
"Changbin... Bunu sana anlattığımı ona söyleme ama..."
Changbin meraklı gözlerini Jisung'un üzerine dikti ve oturuşunu düzeltti. Jisung ise cümleye nasıl başlayacağını aklında tarttıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Felix'in annesi, o küçükken çok sigara içerdi. Sonra bir gün kansere yakalandı. Doktorlar genetik olmadığını, çevresel faktörlerden dolayı olduğunu söylediler. İleri evredeydi. Biliyorsun sihir bu tür ölümcül hastalıkları maaalesef tedavi edemiyor."
Changbin başını salladı onaylar biçimde. Jisung ise dudaklarını ıslatıp devam etmişti.
"Felix, bu haberle yıkılmıştı. Bazı büyük sorumluluklar ona kaldı, her gece annesiyle babasının ağlamalarını dinledi. Küçük kardeşinin hiçbir şeyden haberi yoktu. Aynı zamanda onu da idare etmek zorundaydı. Annesi aylarca kemoterapi gördü, ameliyatlar oldu."
Changbin yavaştan kalbinin parçalandığını hissedebiliyordu. Felix'i her zaman cıvıl cıvıl gördüğü için bunlardan hiç haberi yoktu. Bakışlarını yere çevirdi. Jisung ise gözyaşlarını tutmaya çalışarak devam etti.
"O zamanlar ben yanındaydım. Ne kadar zorlandığını çok iyi bilirim. Gerçekten insan yaşamadan anlamıyor. Annesi hastalığı yenmeyi başardı ama Felix ç-çok yıpranmıştı, erken olgunlaşmak zorunda kaldı."
Jisung artık ağlamaya başlamıştı. Minho onun yanına gidip peçete verdi. Hamileliğin etkisi yavaştan duygularına da yansımaya başlamıştı.
Changbin teşekkür ederek anında ayağa kalktı ve kendi odalarına doğru ilerledi. Çıkarken kartı yanına aldığına şükrediyordu. Çünkü Felix kapıyı açmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poisoned For You///Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer. Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile... TANITIMI ATLAMAYIN...