O gece Jisung uyumakta zorlanıyordu. Anlamadığı bir şekilde karnı acımaya başlamıştı. Ayağa kalkıp asasını bile alacak hali yoktu. Yorgun hissediyordu aynı zamanda.
"Jisung? Neler oluyor iyi misin?"
Bir anda yanından gelen sesle irkildi. Minho endişeli bakışlarla yatağının başında dikiliyordu. Jisung şaşkınca konuştu.
"N-ne işin var burada?"
Minho kaşlarını çatarak ona doğru yaklaşıp yatağının yanına çömeldi.
"Beni sen çağırdın?"
Jisung sessiz bir küfür savurmuştu. Şu an o kadar acı çekiyordu ki özel gücünü aklına ilk gelen kişi üzerinde kullandığını fark etmemişti bile. Bu kişi de Minho'ydu tabii ki.
"Minho, Maria'yı çağır lütfen."
Minho hızla kafasını sallayarak elleriyle bir şeyler yapmıştı çok geçmeden Maria odanın ortasında belirmişti.
"Jisung! İyi misin? Ne oldu?"
"Maria, k-karnım acıyor."
Jisung hem bir şey olacak diye korktuğu hem de acısından dolayı ağlamaya başlamıştı. Minho iyice panik olurken Jisung'un elini tutabilmişti sadece.
Maria hızlı bir şekilde kontrol etti. Derin bir nefes vererek ellerini Jisung'un karnına koyup ovalamaya başladı.
"Sakin ol. Korkulacak hiçbir şey yok. Kramp sadece. İlk aylar normal."
Jisung Maria'nın konuşmasıyla rahatladığında Minho anlamaz bir şekilde ikisine bakıyordu. Maria Minho'ya dönerek konuştu.
"Böyle karnına masaj yap tamam mı? Ben gitmeliyim."
Minho kafasını onaylar biçimde salladığında Maria çoktan yok olmuştu bile. Jisung mahçup bir şekilde Minho'ya baktı. Minho ise çoktan yatağa girmiş, bir kolunu Jisung'un beline sararken diğer eliyle masaj yapmaya başlamıştı.
Jisung ona bu kadar nazik dokunan adamdan bebeğini saklamanın yükü altında ezilmişti o an. Hem ne kadar itiraf etmek istemese de ona ihtiyacı vardı. Boğazını temizleyerek Minho'ya doğru çevirdi yüzünü.
"Minho."
"Efendim bebeğim?"
"Sana önemli bir şey söylemeliyim."
Minho Jisung'un ağlamaklı sesini fark ettiğinde endişeli bakışlarıyla ona doğru döndü.
"Jisung beni korkutma. Kötü bir şey mi oldu?"
Jisung derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Bunu onun yüzüne bakarak söyleyemeyecekti.
"Ben...ben hamileyim."
Minho'nun Jisung'un karnına masaj yapan eli duraksamıştı. Jisung gözlerini açmaya korkuyordu. Bir süre hiçbir ses gelmemişti ama Minho onu bırakmamıştı da. Jisung'un kalbi ağzında atıyordu.
"Neden gözlerini kapatıyorsun?"
Minho'nun gayet sakin gelen sesi karşısında Jisung tek gözünü açarak önünde duran yüze baktı. Duymamış mıydı acaba?
"Jisung...ben ne diyeceğimi bilemiyorum."
Ah hayır duymuştu. Jisung dolan gözlerini saklamak amacıyla başını aşağıya eğdi. Minho onun yanlış anladığını anlamış olacak ki alnına ufak bir öpücük kondurarak yüzünü tutup tekrar kaldırdı.
"Hey, ağlama. Neden ağlıyorsun? Bebeğimiz üzülecek."
Bu sefer de akan gözyaşlarından öpmüştü onu. Minho şu an belli etmese de o kadar mutluydu ki buradan çıkınca yüksek bir yere gidip baba olduğunu haykıracaktı herkese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poisoned For You///Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer. Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile... TANITIMI ATLAMAYIN...