10.Bölüm; Büyü Kitabı

7K 1K 848
                                    

Çan sesleriyle uyanmıştı Jisung. Bir süre gözlerini açmaya, bir süre de nerede olduğunu algılamaya çalıştı.

Papatya kokusu, aydınlık ışıklar...evet Hyunjin ve Felix'in evinde olmalıydı.

Kkami'nin içeriden havlayan sesini duyduğunda artık emin olmuştu. Ağrıyan başını ovalayarak yavaşça yerinde doğruldu. Hala dünkü kıyafetlerini giyiyordu. Üzerinden gelen içki kokusunu alınca midesinin bulandığını hissetti. Çizmesinden çıkardığı asasıyla önce arkadaşlarına sihirli bir mesaj gönderdi sonra da kendini evindeki mor koltuğuna ışınladı.

Bir süre de kendi koltuğunda yattıktan sonra artık temizlenmek için banyoya doğru kelimenin tam anlamıyla süründü. Hatta bir ara Jeremy'le yarışır gibi oldular ama tabii ki Jeremy'yi geçememişti.

Uzun ve etkili bir duşun ardından üstüne koyu lacivert hoodiesini altına da kısa beyaz şortunu giydi. Vücudundan gelen kiraz kokusu odayı sardığında yüzünde memnun bir gülümseme oluşmuştu Jisung'un.

Bugün dışarı çıkmayı pek düşünmüyordu. Yarın yeni görevin gelme zamanıydı,bu yüzden biraz dinlenmeye karar vermişti. Ayaklarını sehpasına uzatıp gözlerini kapattı. Karnı guruldayana kadar her şey yolundaydı aslında.

Sol tarafında duran asasını alıp istediği şeyleri önüne dizerek yemeye başladı.
Yemeği bittiğinde tekrar uyumak için hazırlanmıştı. Bu sefer de birden salonunun ortasında beliren Felix'le bozulmuştu olmayan uykusu.

Felix heyecanlı bir şekilde Jisung'un yanına atlayıp omuzlarından sarsmaya başladı.

"Lix! Dur, ne yapıyorsun?"

"Ben demiştim işte, öpüşmenizle bile salon alev aldı; sevişseniz neler olur kim bilir!"

"Ne öpüşmesi,ne sevişmesi?"

"Eee düğün ne zaman? Daha Jeremy'ye takım elbise seçmeliyiz, acaba yılanlara göre var mıdır? Yoksa da kendimiz yaparı-"

Felix'in cümlesi yüzüne yediği yastıkla yarıda kesilmişti. Jisung şaşırmakla sinirlenmek arası gidip gelirken tekrar sordu.

"Ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok şu an. Neyden bahsediyorsun?"

"Ne yani, sakın hatırlamıyorum deme bana; bayılırım!"

Jisung alt dudağını ısırıp kafasını sağa sola salladı. Her ne halt yediyse hatırlamıyordu işte! Büyük bir şey olmamasını umarak Felix'in havada,gözünün önünde açtığı resme doğru baktı.

Büyük bir şey mi demişti az önce? Boşverin, bu devasa bir şeydi. Her şeyi beklerdi Jisung, mesela Lee know'u klozette boğmak, kurbağaya çevirmek falan ama öpüşürken ki resimleri gözlerinin önünde dururken ne yapması gerektiğini bilememişti.

Gözleri dolmuştu biraz. Nedendi? Sinirden? Hayır, iğrendiği için miydi peki? Sanmıyordu. Galiba gururuna yedirememektendi.

Yaklaşık 5 dakika aynı pozisyonda gözlerini ayırmadan, tek kelime etmeden önündeki resime bakıyordu Jisung.

Felix ise asasıyla açtığı görüntülü sohbetten Hyunjin'le konuşuyordu.

"Hwang ben korkmaya başladım. Hareket bile etmiyor, kaldı böyle!"

"Şoktan mı acaba, o da haklı tabii kim düşmanıyla böyle tutkulu öpüşür ki?"

"Napsam sence bir tane vursam kendine gelir mi?"

"Deneyebilirsin ama bence önce fotoğrafı kapat sonra da önüne biraz kiraz koy daha etkili olur."

"Tamam."

Poisoned For You///MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin