37.Bölüm; Magikós Balosu #2

7.6K 1K 1.4K
                                    

Koşuşturma, gerginlik ve huzursuzluk içinde geçen iki hafta sonunda Jisung yatağında oturup düşünüyordu. Bu iki hafta boyunca görevleri oldukça zor gelmişti. Bu yüzden ne doğru düzgün Minho'yu görebilmiş ne de arkadaşlarıyla vakit geçirebilmişti.

On birinci görev zombilerle, on ikinci ve son görev ise şeytanlar ile bağlantılıydı. İlk hafta kısmen daha kolay olduğu için Minho onu birkaç kere yolda yakalamıştı fakat Jisung onunla konuşacak hali de affedecek gücü de kendinde bulamamıştı o an.

Kalan görevlerin hepsini başarıyla tamamladığı için mutluydu. En azından anlaşmayı kazanamasa da kaybetmeyecekti. Şu an gece yarısıydı, düşüncelerinden arınmak için yatakta diğer tarafa döndü. O an aniden gördüğü beden yüzünden neredeyse çığlık atacaktı ki onu susturan bir çift dudak olmuştu.

Kısa süren öpücükten ilk ayrılan Jisung olmuştu. Şaşkın ve sinirli bakışlarını önündeki yakışıklı suratta gezdirdi.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

Minho gözlerini devirip alttaki kolunu Jisung'un beline sararak kendine doğru çekti. Yüzüne eğilirken fısıldamıştı.

"Jisung... neden bana böyle davranıyorsun?"

"Nasıl?"

Bir süre sessiz kalmıştı büyük olan, yüzünü hüzünlü bir ifade kaplarken gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Eskisinden bile kötü."

Jisung buna ne cevap verebileceğini bilmiyordu. Biraz daha onun yüzüne bakarsa gözlerinin dolacağını hissetmişti. Titrek bir nefes alıp konuştu.

"Git."

Bu kelimeyi son iki hafta içinde o kadar çok duymuştu ki Minho. Artık kalbini kırmaktan öteye geçmişti. Eziyordu.

Diğer elini kaldırıp küçük olanın yanağını okşadı sakince. Ona bu kadar bağlanmış olmasına inanamıyordu.

"Bu kez de gitmek istemiyorum. Lütfen bana neler olduğunu anlat."

Jisung kafasını kaldırıp aşık olduğu gözlere baktı derince. Minho o kadar güzel bakıyordu ki ona. Elinde olmadan kendini kötü hissetmişti. Ağzını araladı konuşmak için ama kelimeler sanki çıkmamak adına direniyordu.

"Neden yaptın?"

Minho kaşlarını çattı. Neyden bahsettiğini anlamamıştı bile.

"Neyi?"

"Hala beni salak yerine koymaya devam ediyorsun. Eğlendin mi bari? Ben o görevler için canımı hiçe sayarken eğlendin mi?"

Yanağından akan yaşları engelleyemezken Minho'nun ellerini itmeye çalışmıştı.

"Jisung ben-"

"Duymak istemiyorum. Lütfen beni yalnız bırak."

"Nasıl öğrendin?"

"Ne önemi var!?"

Minho Jisung'u bırakıp yavaşça yatakta doğrulmuştu. Elini yeni boyattığı koyu kahverengi saçlarından geçirip sinirle ayağa kalkarak dışarı çıktı. Karanlık sokakta, sinirli adımlarının sesi yankılanıyordu.

Jisung ise yanına yattığı için onun kokusunun sindiği yastığı kollarının arasına almıştı. Onu hep yanında istiyordu. Şimdiden özlemişti bile. En son yarını düşünürken uyuyakalmıştı.

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Ertesi gün çan sesleriyle uyanmıştı. Bugün yarışmanın sonunda yapılan ikinci Magikós balosunun olduğu gündü. Aslına bakarsanız Jisung hiç gitmek istemiyordu ama sonuçlar da açıklanacağı için gitmek zorundaydı.

Poisoned For You///MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin