Yine bir görev günü gelip çatmıştı. Geçenlerde olanın aksine bu sefer herkes ikili rakipler şeklinde eşleştirilmişti. Jisung'un rakibi tabii ki de Lee know'ydu.
Gözlerinin önündeki zarfı ters çevirip arkasında yazan küçük notu okudu. Notta yarışmacıların Magikós'a katılmayan herhangi birini yanlarına alabilecekleri yazıyordu. Jisung bunu arkadaşlarına danışmayı aklının bir köşesine not etti. Görevin anlaşılması oldukça basitti. Bu sefer düşünmeniz gereken bir şey yoktu.
Labirentten çık.
Yeraltı dünyasında zaten tek bir tane labirent var diye düşündü Jisung. Oldukça büyük ve aynı zamanda karmaşık bir yerdi ama zekasına güveniyordu o.
Öncelikle arkadaşlarına kimin geleceğini sormak için ortak alana gidecekti. Bu yüzden üstünü giyinmek amacıyla dolabının karşısına geçti.
Üstüne düz boğazlı siyah bir kazak giydi. Altına da yine siyah pantolonu ve çizmelerini giydi. Beline aylardan oluşan gümüş bir kemer taktığında ise hazırdı.Gözlerine siyah kalemini çekti ve Jeremy'yi beslemek için yılanının yanına doğru adımladı.
"Günaydın şekerparem, acıktın mı?"
Jeremy anında sahibinin bacağına dolanmıştı. Jisung bu manzara karşısında gülerek dolaptan bir fare ölüsü çıkarıp Jeremy'e verdi.
Koyu yeşil yılan mutlulukla yemeğini yedikten sonra kendi yerine çekilmişti. Jisung da ortak alana ilerlemek için dışarı adımladı.
Her zamanki yerlerine uzaktan bir bakış attığında kimsenin olmadığını gördü. Bu yüzden hemen yandaki kafeye ilerleyerek içeri girdi. Burası Eric'le kahve içtikleri yerdi. Kahvaltı yapmadığı için kendine çikolatalı kruvasan ve kahve alıp herhangi bir masaya oturdu.
Yemeğini yerken dışarıdan gelip geçenlere bakıyordu. Kimisi sivri şapkasını takmış, tam bir cadı olduğunu belli ediyordu. Kimisi çocuklarıyla mutlu bir aile tablosu çiziyordu. Jisung yüzünü buruşturdu, kendisi ne sivri şapkaları severdi ne de bir aile kurmayı düşünüyordu. Teknik olarak cadılar insan olmadıkları için erkekler de hamile kalabiliyordu. Bu yüzden çocuk sayısı da fazlaydı aslında.
Karşısındaki sandalye çekilene kadar dışarıdakileri izleyip hayat hikayelerini tahmin etmeye çalışıyordu Jisung. Veya özel güçlerini.
Gelen sesle kafasını önüne doğru çevirdi ve gelenin kim olduğuna baktı yavaşça. Eric gülümseyerek karşısına oturmuştu.
"Oturmamda bir sakınca yok değil mi?"
"Hayır tabii ki ama ben de şimdi kalkacaktım."
"Ah anlıyorum o zaman sonra görüşür müyüz?"
"Görüşürüz."
Jisung gülümseyerek yerinden kalkıp biraz önce gelen arkadaşlarının yanına doğru ilerledi. Eric ise birazcık bozulan moraliyle kendisine sipariş vermeye hazırlandı. Ayağa kalkarak oradaki görevli çocuğa doğru ilerledi. Çocuğun dikkat çeken, oldukça tatlı bir yüzü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poisoned For You///Minsung
Fantasy(TAMAMLANDI.) Yeraltı dünyasının en inatçı ve zeki cadısı Han Jisung, en tehlikeli ve güçlü cadısı olan Lee Minho ile girmemesi gereken bir rekabete girer. Bu rekabetin sonucunda ise ne olacağını kimse bilmiyor, yıldızlar bile... TANITIMI ATLAMAYIN...