Yiğit & Damla

1.1K 70 73
                                    

Yazgı ile konuşmak iyi gelmişti. Günlerdir içimde tuttuğum şeyler artık fazlasıyla rahatsız etmeye başlamıştı çünkü.
Bana deselerdi bir gün hayatında annen ve kardeşinden başka bir kızı sürekli düşüneceksin. Aklın sürekli onda kalacak diye, asla inanmazdım. Ama şimdi o haldeydim. Sürekli aklım Damla'daydı. Onu düşünüp duruyordum.

Damlaya karşı hissettiğim duygular fazlasıyla yabancıydı. İlk başlarda ne olduğunu sorgulasam da çok geç olmadan acı gerçeğin farkına varmıştım. Ben bu kıza vurulmuşum. Geri dönülmez bir yola girmiştim çoktan.

Ona onu sevdiğimi söylediğimde başta şaşırmıştı ama sonra öyle ketum bir tavır bürünmüştü ki, sanki tanıdığım kız değildi bambaşka biri olmuştu. Bana karşı bir anda inanılmaz bir duvar örmüştü.

Sebebini bilmiyordum ama bir şeylerden çekiniyor gibiydi. Yazgı onunla konuşacağını söylediğinde heyecanlanıp yanına gitmek üzere evden çıkıp karşıya onun evinin oraya gittim.

Vapurdab indiğimde evlerine yakın olan sahilde telefonumu çıkarıp onu aradım.

"alo"

Onun her zaman sanki kütüphanedeymiş gibi sessiz konuşan ses tonu hep gülememe sebep oluyordu.

"nerdesin, evde misin"

"evet de ne oldu. Neden sordun"

"şey ben sahildeyim de. Gelebilir misin bir şey konuşmak istiyorum"

"ne konuşacaksan telefonda söyle Yiğit, yorma beni ya"

"telefonda konuşulacak bir şey olsaydı gelmezdim buraya kadar demi. Gel işte inat etme Damla. Yoksa ben gelirim"

"ya of saçmalama Yiğit"

Bir şey dememe fırsat vermeyip telefonu suratıma kapattığında şaşırmayıp hızla adımlamaya başladım. Evini bildiğim için on dakka sonra apartmanın önüne gelmiştim.
Tam kapıya vurmak için elimi kaldırdığımda açılan kapı ile havada asılı kaldı elim.
Damla zatrn büyük olan gözlerini daha fazla açarak bana bakıyordu.

"sen delirdin herhalde, ne işin var senin burada"

"sana konuşmamız gerekli dedim, gel dedim gelmedin. Gelirim dedim inanmadın bak geldim"

"inat mısın be adam sen"

"ehh sizin kadar olmasak da biraz inatız hanımefendi"

Damla kapıyı arkasına alıp kapatmıştı hafif. Arkasına bakıp evi kontrol ediyordu arada.

"ya annem evde, şuan çıkamam yanlış anlaşılır git lütfen"

"ne yanlışı, seni sevdiğimi mi öğrenir. Ben bunda yanlış bir şey görmüyorum"

Damla gözlerini büyüterek bakarken ben birden aralık bıraktığı kapıdan uzanarak içeri seslendim.

"Emine teyze"

Damla eli ile ağızımı kapatırken dehşetle bakıyordu bana.

"ne yapıyorsun sen ya delirdin mi. Ayrıca sen annemin adını nereden biliyorsun"

"kimliğinde gördüm, anne adı Emine yazıyordu"

Tam o esnada aralık olan kapı bir anda açıldı ve içerden Damla'nın 30 yıl sonraki hali gelmişti. Bir tık kısa versiyonu.

"Damla bu genç delikanlı kim kızım"

Damla tam ağızını açacaktı ki ben öne atıldım ve elimi uzatarak kendimi tanıttım.

"merhaba Emine teyze ben Yiğit, Damla'nın arkadaşı"

"demek meşhur Yiğit sensin"

Duyduklarım ile Damlaya bakarken onun annesine kaşlarını kaldırarak uyarmaya çalışması, ama annesinin asla onu görmemesi gülmeme sebep oldu.

Cesaretin var mı Aşk'aHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin