Elimdeki kupaya işaret parmağım ile tuttuğum ritim yavaş yavaş durmaya başladı. Kupanın içerisindeki kahvemde buz olmuştu sanırım. O kadar yoğun bir gündü ki, yorgunluktan kahveyi bile içmeyi unuttum.
Zaten son zamanlarda çok yoğundum. 6.sınıfta olmak gerçekten çok zordu. Artık staj odaklı olması beni bi hayli yoruyordu. Özellikle nöbetlere kaldığımız günler. Zaman çok hızlı geçiyordu sahiden. 1. sınıf dün gibiydi ama üstünden koskoca 5 yıl geçmişti. Artık 18 yaşında değilde 23 yaşındaki Yazgıydım.
"oo Karadenizde batırdın yine gemilerini, ya da Marmarada batanlara mı üzülüyorsun"
Elif her zamanki neşeli halleri ile yanıma gelip aynı zamanda da lafını sokup durmuştu.
Elif benim staj arkadaşımdı. Onunla genelde gece nöbetine kalırdım."ne Marmara ne de karadenizde gemilerim batmadı. Sadece yorgun hissediyorum kendimi"
"peki öyle olsun güzelim. Ben bir şey demedim farz et"
Elif yanımdan kalkıp gittiğinde arkasından bakakaldım bir müddet. Dalıp gitmek son zamanlarda huyum olmuştu zaten.
Çalan telefonum ile daldığım yerlerden uçup telefonu açtım.
"abi'm"
"güzelim bugün Damla'nın gelinlik provası vardı unutmadın değil mi"
Telefonu kulağımdan çekip tarihe baktığımda dudaklarımı ısırıdım. Allah kahretsin bugündü o değil mi.
"yok abicim unutmadım hemen çıkıyorum şimdi bende"
Üzerimdeki önlüğü çıkarırken bir yandan da abimle konuşmaya devam ediyordum.
"sen bugünde mi nöbete kaldın. Yazgı kendini harab ediyorsun kızım. Niye bu kadar çok yoruyorsun kendini."
"mutluyum ben böyle abi. İşimi seviyorum biliyorsun"
"işini sevmek değil bu kendini parçalıyorsun resmen"
"damla nerede bekliyor beni. Sen onu söyle çok konuşma da hayde"
"bak bak laflara bak. Fatihte olacak. Yani ben orası olmasın dedim ama tüm gelinlikçiler orada meşhur biliyorsun. Eğer sorun olacaksa ben derim ona"
Sadece semtin ismi geçmesi bile beni alıp uzaklara götürmüştü bile. Ya görürsem onu. Ya da o beni görürse. Düşüncelerimden sıyrılıp abime cevap verdim.
"yok, yani giderim. O kadar söz verdim yengemize. Giderim yani şimdi çıkarsam bir iki saate orada olurum."
"tamamdır güzelim, dikkatli git"
"tamamdır görüşürüz abi'm"
Telefonu kapatıp hemen üzerime ceketimi aldım. Yaz aylarınde değildik ama sıcaklar iyice bastırmaya başlamıştı. Artık ceket falan giyinmek zülm gibiydi.
Hastahanenin önündeki arabama binip yola koyuldum. Gebzede olmamızın avantajı İstanbul gibi kalabalık ve trafiği olan bir şehir değildi. Gerçi İstanbul'a giriş tarafı hep kalabalıktı ama şuan saat 6.30 olduğu için pek olmazdı.
Abim biriktirdiği para ile bana güzel küçük 2.el bir araba almıştı. O kadar mutlu olmuştum ki o zaman. Bu sene yazın düğünü olacaktı ama hala bana bir şeyler almaktan vazgeçmiyordu. O benim her zaman kahramanım, babamdı.Sessizliği ve gelen uykumu gidermek adına radyoyu gelişi güzel açtım. Çalan parça sezen aksu - bende yoluma giderimdi. Artık sezen aksu dinleyemiyordum o yüzden hemen değiştirdim. Bir kaç haber kanalı sonrasında bir kanalda durdum. Bu sefer de duyduğum şarkı yine beni oradan oraya götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin var mı Aşk'a
Novela JuvenilBir gün bir çılgınlık edip Seni sevdiğimi söylesem Alay edip güler misin Yoksa sen de sever misin Cesaretin var mı aşka Çarpıyor kalbim bir başka Sen de böyle sevsen keşke Desen bana yar Şarkının sözlerini söylerken karşımda son zamanlarda gözümü ka...