Onur'un arkasından bakarken annesi ve yanındaki o kız beklediğimin aksine peşinden gitmek yerine içerde bir masaya oturdular. Bende fazla duramayıp hemen arkasından gittim.
Dışarı çıktığımda yüzüme vuran rüzgar ile irkilmiştim. Etrafa baktığımda denize yakın tarafta Onur'un aşağı yukarı yürüdüğünü gördüm. Yanına doğru adımlarımı attığım sırada sırtı bana dönüktü, döndüğü sırada gözlerimiz buluştuğunda olduğu yerde durdu ve sessizce gözlerime bakmaya başladı. Karanlıktan çok seçemezsem de ağlamış gibi görünüyordu. Onu tekrar üzdüğüm için kendime kızıyordum.
Bir kaç saniyelik bakışma sonrası Onur birden üzerime doğru yürümeye başladı."yaa sen ne hakla gelirsin ha. Amacın Hayatımın tekrar içine etmek mi. Ne istiyorsun benden ne"
Onur'un tam karşımda kalacak şekilde durup yüzüme doğru bağırması ile ürktüm.
"niye sürekli karşıma çıkıyorsun. Niye seni unutmama izin vermiyorsun"
Onur bağırdıkça ben sanki yer yarılıyordu da içine giriyordum. O kadar küçülüyordum ki karşısında ne dese başım gözüm üstüneydi.
"niye susuyorsun, konuşsana bir şey desene."
Tam ağızımı açacağım esnadan o kadar yüksek bir ses çıkmıştı ki. Aklım kalbim o an durdu sanki. Kendimi Onur'a siper edecek şekilde sarmıştım. Anlık aklımı kaybetmiş olabilirdim galiba. Saniyelik süren şey son erdiğinde korku ile Etrafıma baktım. Yine beni onun yanında gördüğü için bizi takip ettiler sandım. O sesin de bir silah sesi veya başka bir şey olduğunu sandım. Ama az ilerde gördüğüm araba ile, tekerinin patladığını fark ettim.
Burnuma dolan koku ile o an idrak ettim ne halde olduğumu. Kollarım ile Onur'un omuzlarını sarmış kendimi ona siper ettiğim için dibindeydim. Bakışlarımı yavaş yavaş kaldırdığımda onun şaşkın yeşil hareleri ile karşılaştım.
Hemen kollarımı çekip bir adım geri gittim. Dağılan saçlarımı düzeltip ona bakmaktan kaçıyordum. Çünkü şuan öyle aciz vir haldeydim ki ona bakarsam anlardı beni.
"benim burada olmamam gerekli. Gitsem iyi olacak"
Arkamı dönüp gitmeye başlamıştım ki kolumdan sıkıca tutup döndürüldüm. Onur yine o soğuk bakışları ile bana bakıyordu.
"nereye gittiğini sanıyorsun. Sende huy oldu galiba bir şey demeden çekip gitmek"
"bırak beni, gitmem gerek. Burada olmamam gerekli"
"nerede olman gerekli peki. Onun yanında mı. Ulan hayvan gibi zaman geçmiş her şey değişmiş ama o herif hala senin yanında"
Onur'un dedikleri ile şaşkınlıkla bakıyordum, hala tüm bedenimi kaplayan korku yüzünden alıcılarım kapalıydı zaten. Ne diyordu bu adam. Mete'yi ne ara görmüştü.
"Onur bırak yalvararım gitmem gerekli. Ayrıca canımı yakıyorsun bırakır mısın"
Onur'un hırsla tuttuğu kolum yemin ederim morarmış olabilirdi. Tüm öfkesini çıkarıyordu sanki.
"inan bana benim canımın yandığı kadar yanamaz."
Diğer kolumla kolundan kurtulmaya çalıştığım sırada Onur'un elini bir el kavradı gibi hızla çekmişti. Ne olduğunu anlamak için bakarken Mete tüm heybeti ile Onur'un karşısına dikildi.
"ne yapıyorsun lan sen. Kızın kolunu koparmak mı amacın"
Onur kolunun itilmesi ike anlık bakarken anında yüzünde ona hiç yakıştırmadığım o alaycı gülüş belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin var mı Aşk'a
Teen FictionBir gün bir çılgınlık edip Seni sevdiğimi söylesem Alay edip güler misin Yoksa sen de sever misin Cesaretin var mı aşka Çarpıyor kalbim bir başka Sen de böyle sevsen keşke Desen bana yar Şarkının sözlerini söylerken karşımda son zamanlarda gözümü ka...