Odamın penceresinden dışarıyı izliyordum.
Geceleri karanlıktan korktuğum için bu oda buraya ilk taşındığımızdan beri hep benim olmuştu.
Penceremin baktığı arka sokakta bir tane lamba vardı. Ondan gelen ışık beni biraz olsun rahatlatırdı.Aklıma Onur'un serenat yaptığı zaman aklıma geldi. Yüksek giriş olduğu için birazcık aşağıda kalıyordu ama yine de yüzünü net sevebilecek kadar da yakında oluyordum.
Düşüncelerimden sıyrıldığım bir vakitte gözüme sokak lambasının altında duran biri dikkatimi çekti. Dikkat kesildiğimde bu kişinin Onur olduğunu fark ettim.
Pencereyi açıp gülen yüzümle ona bakıyordum. Çok ses yapmadan sessizce ona seslendim. Zaten gözleri penceremde olduğu için çıktığımı gördü.
"ne işin var senin burada"
"uyku tutmadı"
Bu dediğine kıkırdamadan edemedim. Buradan böyle konuşmak rahat olmayacaktı. O yüzden abime görünmeden yavaşca çıkıp beş dakka da olsa konuşmak istedim.
"bekle beni"
Pencereyi kapatarak hızla odamdan çıkıp yavaş adımlarla dış kapıya doğru gittim. Dış kapıdan hemen görünen salondan abimin televizyon izlerken koltukta uyuya kaldığını gördüm. Çıkmadan evvel üzerine bir battaniye örtüp yine sessizce çıktım. Anahtarı da almayı ihmal etmeyerek tabi.
Yanına geldiğimde adımlayarak yanıma geldi.
"neden çıktın, dinlenmen lazım"
"tamam yaralandım falan ama sende günlerdir başımdasın senin de dinlenmen gerek Onur"
"iyiyim ben. Uyku tutmadı ondan"
"sen her uyku tutmadığında buraya mı gelirsin yoksa beni mi merak ettin"
Onur gözlerime pür dikkat bakarken, bi kaç saniye düşünür gibi durdu.
"aslında ikisi de"
"nasıl yani"
Dediklerini anlamya çalışırken Onur sanki bir pot kırmış gibi yüzünü eğip ayağının dibindeki taşla oynadı bir süre.
"yani seni merak ettiğim için geldim evet ama"
"ama"
"ne zaman uyku tutmasa kendimi burada buluyorum zaten. Buraya gelip bir kaç dakika pencerene bakıyorum ve o perdeyi örttüğünü görünce de eve dönüyorum"
Duyduklarıma şaşırsam da belli etmemeye çalıştım. Ama sanırım çok da başarılı olamadım.
"sebebini bilmiyorum ama ne zaman daralsam, uykum kaçsa burası bana huzur veriyordu. Tıpkı o kadar sıkıntının içindeyken senin gülüşünü gördüğüm zaman nasıl anında huzuru buluyorsam"
"sen gerçek misin, yoksa ben şuan rüyada mıyım"
Onur dediklerime kahkaha atarken onun böyle gülmesine daha çok gülmüştüm. Hem bana ilk defa duyduğum şeyler söylüyordu hemde çocuklar gibi kahkaha atıyordu. Onu böyle gülerken görmek her zaman nasip olmuyordu.
"sana bir şey sorabilir miyim"
"sor tabi"
"bugün abimle konuştuklarınızı duydum ama bazı dediklerinizi anlamadım"
"baya dinledin yani bizi"
"ehh yani neden olmasın"
Yine dişlerini göstererek gülmüştü. Gördüğüm bu manzara sonsuza kadar sürse kıkım çıkmaz seyrederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin var mı Aşk'a
Novela JuvenilBir gün bir çılgınlık edip Seni sevdiğimi söylesem Alay edip güler misin Yoksa sen de sever misin Cesaretin var mı aşka Çarpıyor kalbim bir başka Sen de böyle sevsen keşke Desen bana yar Şarkının sözlerini söylerken karşımda son zamanlarda gözümü ka...