Gözlerime değen kuvvetli bir ışık ile ne zamandır kapalı olduğunu bilmediğim gözlerimi açmak zorunda kaldım.
Sırtımda hissettiğim şiddetli ağrı ile zar zor açtığım gözümü tekrar kapatmıştım.Etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum.
Bembeyaz duvarları olan bir odadaydım. Gelen garip sesler ile sağıma baktığımda kalp atış makinasını gördüm. Üzerime elime baktığımda her yerimde kablolar vardı.
Hastahanede olduğumu anlamam uzun sürmedi ama buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum.
Zihnimi zorladığımda aklımda anılar canlandı.En son hatırladığım şey Onur'un bir hışımla evden çıkarken görmüştüm. Arkasından seslensem de duymamıştı. Nedensizce içimde oluşan kötü his ile onun peşinden gitmiştim. Bindiğim taksi ile onu takip ettirmiştim. Geldiğimiz yerden de emindim başını belaya sokacaktı.
Onun girdiği yerden değilde terk edilmiş binanın başka bir girişinden girmiştim.Onur'u dün gece döven adamlarla konuşurken gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Çünkü adam cebindeki tabancayı çıkarıp sırtını dönüp giden Onur'a doğru tutmuştu. O an hiç bir şey düşünmeden koşarak silahın önüne attım kendimi ona siper ettim.
Kurşunun acısını tekrar hissetmiştim anılar zihnimde canlanınca. Bakışlarımı kalp atış makinasından çekip sol tarafıma baktığımda gözlerim yuvalarından çıkacaktı sanki.Onur yattığım yatağın yanındaki sandalyede oturuyordu ama başı yatağımda duruyordu. Gerçrekliğini kontrol etmek için elimi hafifçe kaldırıp saçlarına yavaşca değdirdiğim an sıçrayarak uyandı ve bileğimi havada kavradı.
"Yazgı, uyanmışsın"
"uyandım"
Onur sandalyeden kalkıp gözlerini yatakta yatan bedenimde gezdirdi. Sanki gözleri ile bir şeyler anlamak ister gibiydi.
"ağırın sızın var mı. Bacaklarını hissediyor musun"
O an dedikleri ile Kaşlarımı çattım. Elimle bacaklarıma dokundum. Bunu yaparken kıpırdadığım için canım yanmıştı. Ekşiyen yüzümü görünce beni durdurdu.
"dur ben hemen doktora haber vereyim"
Onur odadan çıkarken bu sefer bacaklarımı oynatmayı denedim ve çok şükür ikisini de hissediyordum.
Onur önde arkasında doktor ve onun da arkasında abimler girmişti.
Abimi görünce onun kızaran gözlerine üzüldüm. Kim bilir ne kadar üzülmüştü ne kadar endişelenmişti.
Kadın doktor geldiğinde gözlerimi açıp ışıkla gözlerime baktı. Sonra da az önce benim yapmaya çalıştığımı yaparak bacaklarıma dokundu."bacaklarınızı hissediyor musunuz Yazgı hanım"
"evet hissediyorum"
"ohh çok şükür. Yediğiniz kurşun darbesi omuriliği sıyırıp geçtiği için böyle bir ihtimal olabilir diye kontrol ediyorum."
"kardeşimin bir şeyi yok değil mi Nesrin Hanım"
"şuanlık gayet iyi görünüyor. Beklediğimizden daha erken uyandı baksanıza. Baya inatçı bir kardeşiniz var"
Abim baş ucuma gelip saçlarımı okşadı. Sonra da alnıma uzun bir öpücük bıraktı.
"beni çok korkuttun güzelim. Aklımı kaybedeceğim sandım"
"iyiyim ben abi bak. Üzülme artık"
Abim tekrar saçlarıma öpücük bıraktığında doktor hanım da bize tekrar geçmiş olsun diyerek odadan çıktı. Onun çıkması ile kapı tekrar açıldı ve içeri Melis, Recep ve onların arkasından Mete girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin var mı Aşk'a
Teen FictionBir gün bir çılgınlık edip Seni sevdiğimi söylesem Alay edip güler misin Yoksa sen de sever misin Cesaretin var mı aşka Çarpıyor kalbim bir başka Sen de böyle sevsen keşke Desen bana yar Şarkının sözlerini söylerken karşımda son zamanlarda gözümü ka...