Oturduğum koltukta elimde saatlerce duran ve buz gibi olan kahveme bakıp duruyordum.
İki gündür boğazımdan hiç bir şey geçmiyordu sanki. Bu aşk denen illet gerçekten çok zormuş. İnsanı dünyanın en mutlu insanı yaparken diğer yandan da ölmeyi isteyecek kadar aciz yapıyordu.
Kapıdan gelen sesler ile günlük rütünümü yerine getirmeye gittim. Kapıyı açtığımda babam paytak adımları ile açılan kapı yüzünden sarsılmıştı içeri doğru savruldu.
Yine ondan gelen leş içki kokusu ile yüzümü buruşturdum."ooo Onur bey, babaya kapı açmayı bilir miydiniz siz"
"evet baba, her Allahın günü açtığım gibi bugün de evet. Her Allah'ın günü bunu sorduğun gibi evet evet"
Babam anahtarı bir köşeye fırlatıp sarsak adımları ile salona doğru yürüdü. Onun arkasından anahtarı bulup klasik yerine astım. Yoksa anahtarsız çıkardı sonra da al başına belayı.
Bu saçma düzene bir kez daha içli küfür edip salona doğru gittim.Babam koltuğa yayılmış bir şekilde yatıyordu.
Gözleri açık bir şekilde tavanı izliyordu."bugün Mihribanı gördüm. Hala çok güzeldi vicdansızın kızı"
Duyduklarım ile tüm vücudum anında gerildi. Sert bakışlarım ile babama bakmaya başladım.
"güzel mi, sen ciddi misin ya. Şu haline bak. Bu hale gelmene sebep olan kadına güzel diyebiliyor musun"
Babam yattığı yerden doğrulup sırtını koltuğa yaslayıp gözlerime baktı.
"asıl beni bu hale getirdiği için onu hala güzel buluyorum. Onu güzel bulmasaydım bu hala gelmezdim Onur. Onu unutamıyorum"
Hırsla ayağa kalktım. Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim. Yolmak istercesine çekiştirdim.
"ulan çocuğuna yaptıklarını ne çabuk unuttun sen ya. Bana yaşattıklarına rağmen hala o kadını seviyorsun öyle mi. Ya 6 yaşındaydım be, şu kadarcıktım türlü türlü şiddetle maruz kaldığımda. Kemerle, hortumla dövdü beni be. Sana olan nefretini benden çıkardı lan"
Hatırladıklarım ve içimde biriken isyanın patlamasının verdiği o acı ile gözyaşlarıma hakim olamadım.
"sırtımda sigara söndürdü ulan benin. Hala orada izleri. Ve sen şimdi diyorsun ki ben onu özlüyorum. Bana yaptıklarına rağmen mi baba."
Babamın bakışlarındaki anlamsızlıkla iyice delirdim. Salonun içinde volta atarken sakinleşmeye çalıştım.
"hadi çocuktuk geçti gitti dedik ama anasını satayım büyüdük şimdi de psikolojimle oynuyor. İki gün önce ben onun yüzünden sevdiğim kadına hiç hak etmediği şeyler söyledim. Kırdım onu, kendimle beraber onu da yaktım. Ve sen onu özlediğini söylüyorsun. O zaman defol ol git baba onun yanına"
Yine aniden yükselen öfkeme hakim olmamıştım. Ama umrumda değildi bu dünyada bir kere düşünmemiş babama da acımak istemiyordum.
Onu arkamda bırakıp odama girdim. Odanın ışığını açmadan pencerenin yanına gittim.
Onun penceresi sokağa bakıyordu benim penceremde ona bakıyordu.
Bu oda normalde kuzey cepheli bir odaydı soğuktu, kışın hele buz gibi olurdu. Ama pencereden ona her baktığımda rahatlardım. Bazen yetmezdi giderdim aşağıdaki lambanın orada beklerdim. İki gün önce Yiğit'in bana dedikleri ile bedenimdeki inanılmaz korku bir türlü geçmek bilmiyordu.
Sahiden Yazgıyı da alıp gider miydi buralardan bunun düşüncesi bile korkunçtu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin var mı Aşk'a
أدب المراهقينBir gün bir çılgınlık edip Seni sevdiğimi söylesem Alay edip güler misin Yoksa sen de sever misin Cesaretin var mı aşka Çarpıyor kalbim bir başka Sen de böyle sevsen keşke Desen bana yar Şarkının sözlerini söylerken karşımda son zamanlarda gözümü ka...