بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Keyifle okuyun oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sarsılan kalbime söz geçiremiyordum, özlemiştim annemi, ailemi. Bora üzüldüğümü fark edip beni kendimle kalmam için kısa bir süre yalnız bıraktı. Evliliğin süresinin olmadığını, sahte bir evliliğin haram sayıldığını bilmek kalbimi parçalıyordu. Ben nasıl düşmüştüm bu oyuna? Nasıl evet demiştim diye kendimi sorgulasam da sonra anladım ki beni buna iten kaderimdi. Allah, alnıma Bora'yı yazmış ve ben onunla evlenmiştim. Evliliği kabullenip gerçekleştirmek ise nedense ağır geliyordu bana, zaten şu an bunun için müsait değildim. Bana ancak en yakın arkadaşım, her anımızı birbirimizle paylaştığımız yegane dostum kardeşimle konuşmak iyi gelecekti. Telefonumu elime alıp Muna'yı aradım. Telefonum eski ve bozuktu, Bora Türkiye'ye gelmeden önce yenisini almış hattımı yurt dışı aramalarına açtırmıştı.
"Maryam..." diyen ses özlem doluydu ve sanki ağlamaklı.
"Muna nasılsın şimdiden hepinizi özledim? Kudüs'te ters giden bir şey var mı yine?"
Ah benimki de soruydu ya, Kudüs olayın olmadığı tek bir gün bile yaşamazdı. Her mahellesi, Müslümanların olduğu her bölge zülüm ile dost olmuştu. Muna sıkıntılı bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladı.
"Sıkıntısız bir gün bile olmuyor canım ya. Bugün Şeyh Cerrah mahallesinde bir kaç delikanlıyı gözaltına aldılar yok yere, ona üzüldüm ama elimden de bir şey gelmiyor. Biliyorsun her alanda önümüzü kesiyorlar. Neyse işte aynı şeyler, sen de durumlar nasıl? Arayacaktım seni ama yeni gittin müsait değilsindir diye düşündüm. Seni çok özledim Kudüs çiçeği!"
Muna, benim can dostumdu çocukluğumuzdan beri birbirimizi tanırdık ve birbirinizi Kudüs çiçeği diyerek severdik. Ben onun, o ise benim Kudüs çiçeğimdi.
"Kudüs çiçeğim, aslında pek iyi değilim, konuşacak kimse yok sana öyle ihtiyacım var ki bilemezsin. Muna seninle önemli bir konu hakkında konuşabilir miyim?." diye sordum gözlerim dolu doluydu Muna görmüyordu. Ağlarsam fark ettirirdim o yüzden kendimi sıkıyordum. Bora ile aramdaki meseleyi kimseyle konuşmayacaktım. Muna'nın sesini özlemiştim ve hastalığımın gidişatından bahsedecektim.
"Maryam kötü bir şey mi var? Sen hastaneye gittin mi? Yoksa, ne olur korkutma beni..." Cümlesini bitirmesine izin vermeden susturdum onu.
" Yok ben iyiyim yarın doktora gideceğim ilaçlarla düzelirim İnşAllah."
Muna telefonun ardından, "İnşAllah canım."
Bir süre daha konuştuk sohbet ettik. Muna ile konuşmak beni fazlasıyla rahatlattı.
Konuşmamız sonlanınca Bora ile bana ne olacağını düşündüm.
Of ben yanında uyumaya bile korkuyorum aklım gittikçe karışıyordu. Kısa bir süre düşüncelerimi tartıp yanım da getirdiğim kitaplarıma baktım. Tam aradigin kitabı bulunca gülümseyip yatağa oturdum. Bora'yı sevmiyorum hatta vatandaşlık için evlendim ama bu günahtı. Ben Allah'ın razı olmadığı bir evlilik yaptım, günaha girdim şimdi ise bunun pişmanlığıyla boğuşuyorum.Ben susarken iç sesim konuşmaya başladı. Maryam kafayı mı yedin sen? Belli bir süreliğine evlilik mi olurmuş hiç? Tabi ki günaha giriyorsun, hemen tövbe et Rabbine yakar derdini. Eşini zamanla seveceksin.
Tek bildiğim tövbe edeceğim gerçeğiydi, evliliğimi de gerçek yapmalıydım ama aklımı kurcalayan şeyler vardı. Ben sevmek isterdim aşık olmak ama sevmiyorum onu işte. Bora her kızın hayalini süsleyecek derecede yakışıklıydı ama benim duygularım net değildi. Onu tanıma fırsatım dahi olmamıştı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİLİSTİNLİ MÜCAHİDE (TAMAMLANDI)
General FictionKudüs bizim için neyi ifade eder? Kudüs bizim neyimizdir? Kudüs ilk kıblemiz olduğu için mi değerlidir yoksa isra ve miraç mucizesine şahit olduğundan mı kutsaldır? Kudüs neden bütün insanların meselesidir, neden müslümanlar fazlasıyla benimsemişti...