18. BÖLÜM: Nakil

317 37 18
                                    

Selamun aleyküm canlar yeni bölümle geldim umarım beğenirsiniz. Uzun zamandır bekletiyorum ama anca geldi bölüm ve bir kaç bölümdür Ameer karakterini Meryem ile buluşturma konuları vardı ama devamlı bir şeyler çıktı ve ertelemek zorunda kaldım. Umarım sonraki bölümde yazabilirim çünkü istediğim konuya geldik sayılır.


Keyifli okumalar oy ve yorumlarınızı bekliyorum.😊💕

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Yosef'den

Bir hafta öncesi

Kulaklarım bilinmeyen sesler işitirken nerede olduğumu bilmeden bir boşlukta kalmış gibiydim. Ellerimi bir yerlere tutunmak umuduyla oraya buraya götürsem de sonuçsuzdu her an düşeceğim korkusuyla cebelleşiyordum. Yaşadığım korku ve adrenalinden dolayı kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Herkesin korktuğu o güçlü komutan Yosef değil de korkusundan ölecek bir adama dönüşmüştüm. Şiddetli bir bağırış çalındı kulaklarıma karanlığın içinde kaybolmuş bir çocuktan farksızdım. Endişe ve korkuyla bedenimi yere atmaya çalıştım lakin hareket dahi edemiyordum ayakta çakılı kalmış şekilde kapkaranlık bir yerde duruyordum.

Bir ışık hüzmesi belirdiğinde bakışlarımı o yöne çevirdim gözlerim aniden ışıktan istemsiz şekilde kısılırken ışığın geldiği yerin ihtişamlı bir kapı olduğunu gördüm. O nasıl bir kapıydı öyle? Dünyada benzerine asla rastlanmayacak cinste değerli taşlarla süslü ve öylesine parlak öylesine ihtişamlıydı ki gözlerimi alıyordu o yöne bakamıyordum. O kapıdan birinin çıktığını fark ettiğimde adımlarının bana doğru yönelmesi beni daha fazla korkuttu. Bembeyaz uzun bir elbise giymiş bir erkek bedeniydi ama kimdi çözememiştim, yüzünü hâlâ göremiyordum. Öylesine hızlı bir şekilde yanıma varmıştı ki neye uğradığımı şaşırdım. Ama bu adam bu...

Bilal El Hatib tam da karşımdaydı capcanlı şekilde karşımda duruyordu.

Korkumdan yutkundum, onu öldüren bendim şimdi nasıl ve neden karşıma çıkmıştı? Bunu çözmek imkansız olmalıydı, o ölmüştü kanla kaplanan bedenine baktığımda kalbime bir hançer saplanmış gibi olmuştum. Tam da o an Maryam'ın babasının cesedinin başına varıp canhırış haykırışlarını görmemle pişmanlık bedenimi sarmıştı. İlk defa o gün birini öldürmüştüm ve bunun için büyük bir pişmanlık duygusu içine girmiş bir daha da çıkamamıştım oradan.

Bilal El Hatib bana çatık kaşlarla ve öfkeyle bakarken üzerime yürümeye başladı. Tepki vermek istesem de yapamadım elleriyle beni yere düşürdüğünde bedenim buz gibi mermere değiyor nedensizde canım yanıyordu. Üzerime doğru eğildiğinde beni döveceğini düşündüm lakin öyle olmadı, Bilal El Hatib elleriyle boğazımı sıkmaya başladı. Tırnakları normal bir insan gibi değildi, sanki her bir tırnağında keskin jiletler takılıydı. Boğazımın acıdığını ve bu acının tüm vücuduma yayıldığını hissettim. Acıyla inlediğimde onun elinden kurtulmak istedim.

" Bırak beni ne istiyorsun ben seni öldürdüm nasıl karşıma çıkabiliyorsun anlamıyorum?"

Gözleri dehşetli şekilde büyürken boğazımı daha çok sıktı. Tekrar inledim fakat bu öylesine acıydı ki boğazımı keskin bir bıçakla kesiyordu ve ben canlı canlı acı çekiyormuşum gibi hissediyordum. Bana ne olduğunu anlayamıyordum. Ellerini gevşettiğinde bitkin düşen gözlerimle onun gözlerine baktım. Beni yere bıraktığında yüzünün ne denli güzel olduğu gerçeğiyle yüzleştim. Bembeyaz elbisenin üzerinde duran esmer teniyle, yüzünün güzelliğiyle ve saçtığı ışıkla ben nasıl bir adamı öldürdüm diye düşündüm. Böylesine güzel görünmesi nedendi ki? Bakışları bana döndüğünde söyleyeceği bir şeyler olduğunu anlamamak zor değildi.

FİLİSTİNLİ MÜCAHİDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin