Keyifli okumalar oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Saat epey ilerleyip dururken Bora'yı odada bırakıp mutfağa gideceğimde o da peşimden geldi. Gözde'nin aç olup olmadığını sormak aklıma bile gelmemişti. Aç değilse bile bir şeyler yemesi gerekiyordu gücünü kaybetmişti psikolojik olarak da iyi değildi. Bu kadar sorun ve sıkıntının arasında bir de Buse ile uğraşmak zorunda kalmak da cabasıydı. Dolabı açtığımda bana sırıtarak bakan Bora'ya döndüm. Ah benim düşünceli eşim annesine yemek yaptırıp eve de yollamış.
Bahar yengem kızmazdı ama gelinim de yemek yapmıyor diye düşünür mü diye de içimden geçmedi değil. Kesin yarın Esma bana şaka yollu yenge abimi aç bırakıyorsun diye mesaj atacaktı. Eee ne yapalım görümce işte arada şakasını da çekmek lazım. Çok şükür ki Esma da Büşra da beni seviyordu bende onları seviyorum ikisi de benim olmayan kız kardeşim gibiydi. Ha söylemeden olmaz Atiye ve İsra da öyleydi ikisi de benim kan bağım olmayan kardeşlerimdi.
Yemekleri ısıtıp tepsiye indirdim Bora da bana yardım edip işlerimizi çabucak bitirmeye çalıştık. Yukarıya gittiğimde Gözde yatağında oturur vaziyette durup çocukların oyununa ayak uydurmaya çalışıyordu. Osman'a Gözde ablasının hasta olduğunu söylediğimde minik bedenini onun koluna dolayıp tatlı tatlı konuştu.
" Bana ne gitmem ben ablamı çok sevdim onunla kalcam."
Türkçeyi benden iyi konuşuyordu minik paşa, Gülsüm ise anlamsız şekilde bakıp duruyordu. Ah garibim Türkçe bilmiyordu ki. Ona yaklaşıp Arapça konuştum uykusu geliyorsa uyuyalım dedim. Başını sallayıp benimle uyumak istediğini söylediğinde Bora'ya baktım. Kollarını Gülsüm'e açıp hadi gidelim dedi. Gülsüm koşarak kollarına atlarken ben Gözde'yi zorlayarak yemek yedirmeye çalıştım.
Israrlarım sonucu gitmeyeceğimi bildiğinden yemeği yedi. Osman da Gözde'nin yatağında uyuyup kaldı. Kaldırmak istesem de kalsın burada yatak geniş beni rahatsız etmiyor dedi. Dikkat etmesini isteyip tepsiyi mutfağa bırakmaya gittim. Mutfağa gittiğimde Buse kendisine su doldurmuş içiyordu. Tabakları acele şekilde makineye atıp tepsiyi yıkadım. Annem beni küçüklüğümden beri tembihlerdi asla bulaşığı kirli şekilde bırakıp gece uykusuna yatma derdi. O yüzden alışkanlık olmuştu ve bulaşık bırakmıyordum tabi bunları yapmamızın bazı nedenleri de vardı.
İşimi bitirip odama giderken Buse arkamdan ağır ağır geliyordu gözüm devamlı üzerinde olmalıydı ne çevirdiğini öğrenmeliydim. Odama geçtiğimde Bora hâlâ Gülsüm ile oynuyordu. Gülsüm'ü yanıma çağırıp çantasından onun pijama takımını çıkarttım onu kucağıma alıp giysi odasında ikimiz de üstümüzü değiştirip döndük. Bora da bu arada üstünü değiştirmişti. Gülsüm'ün tatlı halleriyle yatağa geçip uyumaya koyulduk. Minik kız uyumadan önce öyle bir şey söyledi ki içim cız etti.
" Senin saçın da annem gibi. Annem hastalanmadan önce saçları vardı şimdi saçları yok. Meryem, annem ölürse kim benim annem olacak?"
Gözlerim anında dolsa da ona belli edemezdim. Kucağıma alıp ona sarıldım şimdiden annesine üzülüyordu korkuyordu. Babasız olmak elbette zordu ama annesizlik kadar zor olamazdı. Baba her ne kadar evladına anne olmaya çalışsa da annenin verdiği duyguyu vermesi zordu. Oysa ki anne varsa bir nebze baba da vardı. Anneler eşleri olmadan da evlatlarına yetebilir onlara güzel bir gelecek bırakabilirdi. Baba ise bunu bir eş olmadan yapamazdı yapsa bile çok zorlanırdı. Anne yoksa hiçbir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİLİSTİNLİ MÜCAHİDE (TAMAMLANDI)
General FictionKudüs bizim için neyi ifade eder? Kudüs bizim neyimizdir? Kudüs ilk kıblemiz olduğu için mi değerlidir yoksa isra ve miraç mucizesine şahit olduğundan mı kutsaldır? Kudüs neden bütün insanların meselesidir, neden müslümanlar fazlasıyla benimsemişti...