Esselâmü aleyküm canlarımKeyifli okumalar oy ve yorumlarda buluşalım.
💜💜💜
Sızlayan ruhuma söz geçiremiyordum. Derdimin dermanı var mıydı, nakil olabilmem için sıra bana ne zaman gelirdi ki ya da benimle uyumlu olur muydu organ tam bir bilinmezlikti. Ağlayıp durmuş kendimden geçmiştim Bora beni arabaya bindirip sahile getirdi, taşların üzerine oturmuş kıyıya vuran dalgaların haşin sesini dinliyor sessiz sessiz gözyaşı döküyordum.
Diyaliz çare olacak mıydı bana, biliyordum ki diyalize giren çoğu kişi daha çabuk ölüme gidiyordu. Tek çare nakildi fakat kim gönüllü olurdu ki, hem olsa bile bir çok testten geçtikten sonra karar verilirdi. İşim öyle zordu ki sadece içimden Rabbime işimi kolaylaştırsın diye duâ ediyordum. Aramızdaki sessizliği bozan yeşil gözlerin sahibi oldu.
"Meryem hemen üzülüp yıkılma daha doktorla görüşmedik tedavine net bir karar verilmiş değil. Bak Filistindeki doktor ilaç tedavisi de görebilir diyalize de girebilir kararı doktorlar verir dedi. Ölümü düşünme, ben eminim ki sağlığına kavuşacaksın."
Teselli dolu cümleleri beni sakinleştirmeye yetmişti, elimle akan yaşları silip ciğerlerime iyot kokusuyla dolu denizin kendine has kokusunu çektim. Çocukken, daha yasaklar bu denli çoğalmazken kendi vatanımın deniz kıyılarında vakit geçirme şansım olmuştu. Denizi görmüştüm ama yıllardır görmemek özlemle doldurmuştu içimi. Kokusu tanıdık ve özlem doluydu, dalgalar nerdeyse ayağıma değecekti, köpüklü sular durgunlaşmama yardım ediyordu.
"Tamam sakinim daha iyi hissediyorum ve evet yıkılmadım. Ben bunu da atlatacağım yeneceğim bu hastalığı sağlığıma kavuşup kendi topraklarıma dönüp orada şehit düşeceğim."
Esen rüzgar kıvılcık saçlarımı arkama doğru atarken Bora çenemden tutup başımı kendisine çevirdi. Gözleri benim gibi kızarmıştı, sanırım o da gizlice ağlamıştı. "Meryem hastalığının hangi aşamaya geleceği belli olmaz, sen ayakta durmalısın güçlü olmalısın ki senin neslin de güçlü olsun. Sen Filistinin mücahidelerinden sadece birisin ve yenilmeyeceksin. Ben her zaman yanında olacağım uzağında olsam da bir telefon yeter."
Hafifçe gülümsedim kendimi asla bir mücahide olarak görmüyordum. Ben ülkem için daha hiçbir şey yapmamıştım ki. Ummarım bu mertebeye yakışır bir mücahide olurum da ülkemin ismini tüm diller haykırarak kurtuluşa giden yolu nasip eder.
"Hastalığımı tam olarak bilmesem de kendimi asla mücahide olarak görmedim. Diyebileceğim tek şey sağlığıma kavuşup aileme dönmek. Şimdiden hepsini özledim."
Teselli eder gibi gülümsedi bazen bana acıyormuş gibi hissediyordum acıdığı için iyi davranıyordu sanki. Sahte bir evliliğin sonunda yollarımız ayrılacaktı başta böyle konuşmuştuk fakat bu asla doğru değildi. Ben Kudüs'e dönecektim o ise Türkiye'de kalacaktı buna göre ama yanlış bir karar almak Allah'ın emrini yok sayıp günaha girmek istemiyordum.
"Sen güçlü kızsın Meryem, başaracaksın, bu hastalığı yeneceksin. Hadi eve gidelim bizim kızlar gelmiştir seni çok merak etmişler."
"Hangi kızlar?" diye sordum, sonrasında pot kırmış gibi dudağımı dişledim. Onunla evliydim ya hani kıskanıyormuşum gibi olmuştu off.
"Kızlar dediğime bakma beş kardeşiz biz iki abim var ben ortanca çocuğum iki de kız kardeşim var çok tatlılar eminim ki iyi anlaşacaksın ikisiyle de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİLİSTİNLİ MÜCAHİDE (TAMAMLANDI)
Genel KurguKudüs bizim için neyi ifade eder? Kudüs bizim neyimizdir? Kudüs ilk kıblemiz olduğu için mi değerlidir yoksa isra ve miraç mucizesine şahit olduğundan mı kutsaldır? Kudüs neden bütün insanların meselesidir, neden müslümanlar fazlasıyla benimsemişti...