Bölüm 28

36 5 0
                                    

Burada olmaktan mutlu muyum? Yoksa değil miyim? Bilmiyorum. Bir anda her şey nasıl tepe taklak olabilir oturup bunu izliyorum.
Kimsenin kimseyi gerçekten sevmediğine tanık olmak ayrı üzüyor ama başka bir çarenin olmaması da ayrı üzüyor.
Sevilince bile kuşkuya düşer mi insan? Düşüyor işte. Çünkü emin olamıyor. Bu yaptığının altında ne var, ne için iyi davranıyor diye düşünüyor. Şahsen ben öyle düşünüyorum.

' Bozdurmuyorsun, benimle geliyorsun.'

Elini uzatmış, gözlerime bakıyordu. Oysa ben hala oturuyordum. Çünkü emin olamıyordum. Bu kadar iyiliği insan birine karşılıksız yapar mıydı?

" Kalkacak mısın artık? "

Dalmıştım, birden onun konuşması ile kafam yerine geldi. Elinden güç alarak ayağa kalktım.

" Enes " dedim yorgunluğum sesimden anlaşılıyordu.
Hava esmeye başlamıştı. Hafiften yağmur atıyordu.
" Soru soracaksan lütfen sorma." dedi.
Oysa bu sefer susup oturamazdım.
" Beni nereye götürdüğünü bile bilmiyorum."
Tek yaptığı beni kolumdan tutup zorla yürütmekti. Susuyordu. Konuşmuyordu.

" Sana diyorum uyuz musun? "

" Evet uyuzum."

Yağmur şiddetini iyice arttırmıştı. Arabayı baya uzağa park ettiği için hala oraya varamamıştık. Ve üstümdeki bana verdiği ceketi ona geri vermeye kalksam da yine buna izin vermemişti.
Kolumu ondan sertçe ayırdığım da bağırmaya başladım.
" NEDEN YAPIYORSUN BUNU?"
" NEDEN SUSUYORSUN?"
" BU SADECE BENİ ÇILDIRTIYOR."
Ellerimle ıslanan saçlarımı arkama atıp konuşmaya devam ettim.
" BİZ EĞER BİR TAKIM OLDUYSAK BANA AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDASIN."
Aramızda biraz mesafe vardı. O önden yürüyordu. Ama durdu. Geri dönüp yanıma geldi.
" BİLMİYORUM, BİLMİYORUM TAMAM MI? NEDEN SENİN GİBİ BİR DELİYE YARDIM EDİYORUM ? BİLMİYORUM. AMA ŞUNU BİLİYORUM Kİ BİRAZ DAHA BURADA YAĞMURUN ALTINDA KALIRSAK HASTA OLACAĞIZ."
" Yürü şimdi. "
Uzun olan kirpiklerine yağmur damlaları düştüğünden gözlerini zar zor açık tutuyordu.
" Seninle gelmeyeceğim. " dedim arabanın önüne geldiğimiz de. O ise çoktan arabasına binmişti.
Camı açıp beni azarlamaya, kendi kendine konuşmaya devam etti.
" Okey, gelme. Sabaha kadar yağmurla eriyip gidersin artık. Ben de evimde rahatça uyurum." diyip arabayı çalıştırdı.
İnadın sırası miydi ? Ama bence sırasıydı. Bu kadar fazla yardım etmesini istemiyordum. Ama artık ıslanmak da istemiyordum.
Gözlerimi ona çevirmeden sinirli bir şekilde arabanın kapısını açtım. Üstümde ki ceketi arka koltuğa attım. Saçlarımı da açarak oturdum.
" Sandığımdan da inatçı çıktın." dedi beni baştan aşağı inceleyerek.
Hiçbir şey söylemedim. Başım dönmeye başlamıştı. Yine o anlık krizlerimden olmamasını diliyordum. İlaçları bıraktığımdan beri ara ara nefes darlığı, baş dönmesi vuruyordu ve bu sefer de galiba o anlardan birisiydi.
Kafamı öndeki boş yere doğru koydum. Ama sanki etraf sallanıyordu. Kendime gelemiyordum.
" İyi misin?" dedi tek elini omzuma koyarak Enes.
Kafa salladım.
" İlaçlar, ilaçlarım."
" Onları bıraktığımdan beri böyle." dedim zorla nefes almaya çalışırken.
Arabayı sağa çekip hızlıca durdurdu. Bana doğru döndüğünü görebiliyordum.
" Sen kafana göre ilaç mı bırakıyorsun, ELÇİN ?" dedi sinirli bir şekilde. O an nefes alamadığımı fark etmeye başladım.
" Derin nefes almaya çalış. DUYUYOR MUSUN BENİ?" Kollarımdan tutuyordu. Onu böyle telaşlı görmek o halimle bile beni şaşırtmıştı.
Camı açıp, nefes almaya çalıştım. O çabam enerjimi de yitirmeme neden olmuştu. Ve uykuma yenik düşmüştüm.
Gözlerimi açtığımda, etraf aydınlıktı. O odadaydım. Geçen gün kaldığım oda da. Enesin evinde. Bir an dün akşamı hatırladım, gözlerimi kocaman açtım. Gece buraya kadar beni Enes mi getirmişti yani?
Yataktan aniden kalktığım için başım yine dönmüştü. Daha sonra aynada, halime baktım. Gözlerim biraz şişmişti, yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı topladım. Odadan çıktığımda içeriden sesler duydum. Sadece Enes değil başka biri de vardı. Hızlıca oraya doğru gittim.

Karanlık Gecenin Aydınlık SabahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin