Gidene mi zor yoksa kalana mı ? Gitmek kolay diyorlar ya hani peki için kaldıysa gittiğin yerde ? Sesin, gülüşün kaldıysa ? Aklın kaldıysa ? En önemlisi kalbin kaldıysa...Gerçekten gitmiş mi olursun üstelik deli gibi de özlerken ?
Onun gözleri benim, benim gözlerim onun gözlerindeydi.
Sakin ol Elçin. Sakin kalacaksın. Söz verdin. İyisin kızım. Dayan.
Derin bir nefes aldım. Dışarıdan nasıl gözüküyordum bilmiyordum ama rahat bir şekilde durmaya çalışıyordum. Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Biliyordum ki konuşmaya başlasam her şey daha kötü olacaktı. Ve ben o iki yıl öncesindeki Elçine dönmek istemiyordum.
'' ELÇİN '' diye seslendi arkamdan. Onun tek bir kelimesini dahi duymak istemiyordum.
Olduğum yerde durdum. Yüzümü dönmedim. Düşündüm, hiçbir şey söylemeden gitsem aklım burada kalacaktı. Kendimi düşünüp delirtmektense içimde kalsın istemedim. Onun aklı karışmalıydı benim değil. Tekrardan oraya doğru yürüdüm.
Yaklaştım...Aramızda bir iki adım kalmıştı. Çok az mesafe. Gerçekten çok az.
Saçmalama Elçin. Kendini kaptırmayacaksın. O masal bitti.
'' Sakın. '' dedim kulağına doğru. Sessizce. Nefesini tenimde hissedebiliyordum. Aldırmadım.
'' Sakın bir daha adımı ağzına alma. Sakın bir daha karşıma çıkma. ''
Hiçbir şey söylemedi. Ona yaklaştığım anda kapattığı gözlerini geri çekildiğim anda açtı. Gözlerim koluma tuttuğum beze kaydı. Tamamıyla kan olmuştu. Canım acıyordu. Ve o anda bu mimiklerime de yansımıştı.
Dayan kızım. Şimdi olmaz. Burada olmaz.
'' Kan kaybediyorsun. '' dedi.
'' Umurunda mı ? '' dedim.
Aniden üstündeki siyah gömleği çıkardı. Delirdiğini düşünmüştüm. İlk tepkim bağırmak oldu.
'' DELİRDİN Mİ NE YAPIYORSUN ? ''
Dediklerime aldırmadan kanlı bezi alıp yerine gömleğini koluma sardı. Canımın acımasından dolayı ona karşılık bir tepki veremedim. Gözlerimi gözlerinden aldım. O anda vücuduna kaydı gözlerim. Yara izleri vardı. Dövme vardı. Evet dövme. Eskiden olmayan yeni yapılan dövme. Onu gördükten sonra Enes'e baktım. Merakla, korkuyla, endişe ile. Bakışları kolumdaydı, yaradaydı. Bana bakmıyordu. Benimse bakışlarım tekrar o dövme ile buluştu.
Kalbinin tam altında bir sonsuzluk işareti. Ve benim ismim.
Sadece susmak istiyordum. Sormayacaktım. Neden diye sormayacaktım. Onunla daha fazla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Açıklamalar, bahaneler duymak istemiyordum. Şu an o an değildi. Tam bitti dediğim anda tekrar başlayamazdı.
" İyiyim ben. " deyip gömleği kolumdan aldım. Ona uzattım. Sonra da gidecektim. Zaten şu an neden yanyanaydık ?
" Vermene gerek yok. Kalsın sen de." dedi etrafa bakarken. Yüz ifadem, peki, anlamındaydı.Sanki araya yıllar girmemiş gibi tam karşımda dimdik durabiliyordu. Konuşabiliyordu. Nasıl yapıyordu bunu ? Nasıl davranıyordu hiçbir şey olmamış gibi.
.
.
.Biraz yürümeye çalıştım. Daha fazla gücüm kalmamıştı. İyice yorulmuştum. Etrafıma baktım. Kimse yoktu. Ağacın altına doğru oturdum. Telefonumu çıkardım. Kübra'yı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Gecenin Aydınlık Sabahı
Teen FictionHayatın içinde sona geldik dediğimiz anlar vardır. O andan sonra yeni bir dünyaya başladığımız an. İşte o iki dünyanın birleşimi. Yaşamayı hayal ettiğimiz dünya ve hayallerin hayata yansıdığı bir dünya. Düşlerde olan her şey düşte mi kalmalıydı ? A...