Bölüm 40 ( ACI GERÇEKLER )

60 4 0
                                    

Başka biri olmak, başka biri olmaya çalışmak. Bu ikilem arasında gidip geliyordum sanki.
Ben Elçindim. Ben kendi halimde yaşayan biriydim.

Yalnız başıma o eve girdim. Enes yoktu. Başkası yoktu. Yalnızca ben vardım. Tek başıma ! Etrafa baktım. Aslında buranın tekken ne kadar anlamsız olduğunu anladım. Direndim. Tek olmaya alışmalıydım. Tek yaşamak. Belki de olması gereken şey.

Ayaklarım beni Enes'in odasına götürdü. Ayaklarımı durduramadım. Gittim oraya. Açtım kapısı. Koyu mavi duvarlar. Beyaz mobilyalar. Kitaplıklar. Ayrı bir dünya gibiydi odası. Yatağının üstüne duran kıyafetlerini elime aldım. Kokusunu burnuma çektim. İstemeden oldu. Huzur veren bir şey vardı onda. Bilmiyorum neydi ama bu olmamalıydı.

Odasından çıkıp kendi yatağıma doğru ilerledim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Ne yemek yemek ne de başka bir şey. Üzerime rahat bir şeyler giydim. Elime bir kalem bir de defter aldım. Enesin küçükken yaptığı gibi ben de içimdekileri oraya yazdım.

Kendime kızdım, kendimle çeliştim ama yazdım. Korkmadım.

Kendimi halsiz hissediyordum. Islak saçlar ve ıslanmak bana iyi gelmemişti.

Gözlerimi kapattım. Yine o geldi aklıma. Çıkmıyordu ki kafamdan! Şu an neredeydi ? İyi miydi ? Üzülüyor muydu? Kırmış mıydım onu?
Peki Oğuz ? Gerçekleri öğrenmekten korkuyor gibiydim.

' Soğuk. Her yer soğuk. Titriyorum. Bir el. Tutuyor beni. Enes olmalı. Bana bir şeyler söylüyor. Hem güzel hem kötü. Güvenme diyor bana. Neden bilmiyorum. Özür diliyor. Özür dilemeyi sevmeyen Enes özür diliyor. Ama aynı zaman da hep beni düşünüyor.
Hala titriyorum. Sarılıyor bana. Uykuya dalmaya çalışıyorum. O bana sarıldıkça iyi oluyorum. '

Sabah. Yanımda kimse yok. Enes yok. O benimle konuşan Enes gerçek değil miydi ? Her şeyi bir kenara bırakıp içeri doğru adımlarımı atıyorum. Bunun cevabını merak ediyorum.

Gelmişti. Buradaydı. Sordum ona. Gözlerimin en derinine baktı. Sustu ilk. Cevap vermedi sorularıma.

Öğrendim. O dememiş. Hiçbiri gerçek değilmiş. Rüyaymış. Neden kendimi kandırdım? Neden her şey gerçek gibiydi peki? Bu kadar mı işlemişti beynime. Neden bilmiyorum ama kalbimin kırıldığını hissettim.

*

Yürüyüşe gittik. Yani ben peşine takıldım. Niye bilmiyorum ama yürümek istedim. Yani sadece bu. Gerçekten.

Bana çok güzel bir şiir okudu. Biliyorum bilerek seçmişti bunu. Sesi de çok güzeldi zaten. Neden her haliyle bu kadar yakışıklıydı ?

Sus Elçin...

*

Bir delilik yaptım. Evet, gözleri de delirdin mi der gibi bakıyordu. Elimi uzattım ona. Ortaya saçma bir şey attım.
'' Toprak stresi alıyormuş :) ''
Bahanem mükemmeldi.
Neyse saçmalamak iyi gelecekti.

*

Kendi içinden konuştuğunu sanıyordu ama duyuyordum onu. Gülüşümü sevmişti. Zaten hep beni izliyordu Enes. Enes beni izlerken dikkatim dağılıyordu.

*

Onu sinir etmiştim şimdi de. Başarmıştım bunu. Eğlenmiştim. Ama o pek eğlenmemişti. Beni bırakıp yürümeye devam etti. Kızdı galiba.

Karanlık Gecenin Aydınlık SabahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin