Bir şeyin mahvolması için tek bir gün yeterlidir. Hatta bir dakika. Bir anda her şey mahvolabilir. Her şeyin tepe taklak olduğunu bazen sadece uzaktan izleyebiliriz.
Ölmedim işte. Demek ki yaşamam gerekiyormuş. Bunun için sevinemiyorum. Garip değil mi ? Belki bir mucize ama benim için bir kabus. Kabus gibi.
'' ELÇİN! ''
Soğuktu. Yerdeydim. Dizlerimin üstüne çömelmiş, gözlerimi kapatmış oturmuştum. Ölmeyi bekleyen biri gibi. Evet, silah patladı. Tam o an. Ama ben yaşıyordum. Gözlerimi açamadım. Öylece kaldım. Ama Enesin sesini duyduğumda tutmaya çalıştığım gözyaşları düşmek için çabalıyordu. Sesler çoğalmıştı. Adamların sesleri...Sonra omzumda bir el hissettim. İrkildim. Gözlerimi açamıyordum evet çünkü bir kez daha kabusun içine girmek istemiyordum.
'' Aç gözlerini, yanındayım ben . İyisin, bir şeyin yok . ''
Ellerimi tutup kendi ellerinin ısısıyla ısıtmaya çalıştı. Ben titriyordum. Yavaşça gözlerimi açtım. İlk onun o gözlerini gördüm. Korkmuştu. Nefes nefese kaldığı halinden belliydi.
'' Kim ? Kim vuruldu ? ''
Kekeleyerek konuşuyordum. Kelimeler zar zor bir araya geliyordu. Ve o an belki de duymak istediğim ismi söyledi.
'' Oğuz. '' dedi. Yutkundu. Babası vurulmuştu.
'' Kim, nasıl ? Kim vurdu ? ''
Gözlerim olayın olduğu sağ tarafa kayınca orada olan isimler tanıdık geldi. Taşlar bir bir kafamda yerine oturuyordu.
'' Eşyalar...Eşyalarını değiştirdiğimiz adamlar. Evlerine OĞUZ İÇİN hırsız gibi girdiğimiz adamlar değil mi...Sen mi anlattın her şeyi ? ''
Her şeyi planlamış mıydı önceden ? Oğuzun vurulmasına, babasının vurulmasına göz mü yummuştu ? Benim için.
'' Seni tehlikeye atamazdım. Herkes her şeyi öğrendi. Ve o adama cezasını verdiler. Yoksa...''
Sözünü devam ettirmedi. Derin bir iç çekti. Gözlerini benden ayırdı.
'' Yoksa ne ? ''
'' Yoksa o seni öldürecekti. Buna izin vereceğimi düşünmüş müydün gerçekten ? ''
Babasını değil beni seçmişti. Bu da kabusun içinde miydi yoksa gerçek miydi ?
'' Elçin ölmek istedin. Sen bu değildin. Benim tanıdığım Elçin pes etmez, savaşır. Sen nasıl, onun seni öldürmesine izin verecektin ? ''
Beni bu hale getiren kişilerden birinin de o olması ne kadar acı bir durumun içinde olduğumuzun göstergesiydi.
'' Sen ? Sen nereden biliyorsun içeride olanları ? ''
'' Bunun bir önemi yok. '' diye geçiştirmekle yetindi.
O sıra da bir telefon çaldı. Tanıdık bir ses değildi. Adamların da değildi telefon. Enes anlamıştı. Onu dikkatlice izledim. Oraya doğru, cesedin yanına doğru gitti. Telefon Oğuzundu. Ayağa kalktım bekledim. Hopörlörü açması için işarette bulundum.
'' Alo Oğuz Bey. Bugün hastane de randevunuz vardı. Gelmediniz. Niçin ? ''
Enes ile ben ikimizde birbirimize soru soran gözler ile baktık. Oğuz ve hastane ?
'' Ben oğluyum. Oğuz Bey'in tam olarak nesi var ? ''
Enesin sorusuna gelecek yanıtı merakla bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Gecenin Aydınlık Sabahı
Teen FictionHayatın içinde sona geldik dediğimiz anlar vardır. O andan sonra yeni bir dünyaya başladığımız an. İşte o iki dünyanın birleşimi. Yaşamayı hayal ettiğimiz dünya ve hayallerin hayata yansıdığı bir dünya. Düşlerde olan her şey düşte mi kalmalıydı ? A...